Baba Evi Buluşması

21 4 0
                                    

"Yıllar sonra baba evinde bir araya gelen kardeşlerin yüzyıllar süren kritiği..."

Abimlerle birlikte babamın eski, yarısı yıkılmış, çoğu yeri küflenmiş evinde toplanmıştık. Biz toplamda yedi kardeştik, en küçükleri de bendim. Yani teknik olarak. Abim ve ablam çoktan gelmişti aslında. Yine her zamanki gibi ben geç kalmıştım. Benden iki yaş büyük kardeşim, hemen takılmaya başlamıştı: "Yahu kardeşim, hiç değişmemişsin he! Hala geç kalıyorsun şu buluşmalara..." Ben de tebessüm etmiş, "Bazı şeyler hiç değişmez," demiştim. Küçüklüğümde en yakın arkadaşımdı bu kardeşim, yediğimiz içtiğimiz asla ayrı gitmemişti. Bu yüzden de az yaramazlık yapmamış, abimden de az dayak yememiştik zamanında...

"Eveeet," dedi ablam neşeyle. "Bütün kardeşler toplandığına göre, birikmiş bütün dedikoduları ortaya dökebiliriz!"

Abim sardığı sigarasını dudaklarına götürüp yakarken, "İlknur," dedi. "Kaç yaşına geldin, hala dedikodu peşinde misin?"

"Evet, ne var bunda?" dedi ablam bozararak.

"Günah."

"Elindekini de içme o zaman abi. O da günah," deyip lafı gediğine oturttu ablam. Abim ise kaşlarını çatmış, süngüsü düşmüş bir askerin edasına bürünmüştü. Bu durum, beni güldürmüştü nedense.

"Anlatacak bir dedikodu gelmedi aklıma," dedi Bahar. "Ama böyle toplandığımız zaman, çocukluğumuzda başımızdan geçen olaylar aklıma geliyor nedense."

"Aynen, benimde!" dedi Zeynep. O, benimle aynı yaşta olan tek kişiydi. 

"Aslında benimde..." dedi ve devam etti abim: "Hatırlıyor musunuz, deli Melahat bizim eve girmişti bir keresinde..." 

Recep, abim bunu söyler söylemez okkalı bir kahkaha patlattı. "Evet evet, dehşet bir gündü!"

Abimde gülerek, "Aynen öyle... Bir de ben o kadından acayip korkardım, laf aramızda. Ama bir şeyde diyemezdim. Gerçi desem de anlayamazdı, kadının akli dengesi yerinde değildi..." dedi. Sondaki cümleleri söylerken, bir hüzün yerleşmişti sesine...

Ablam soyduğu elmayı ısırırken, "Bizim eve nasıl girmişti o kadın?" diye sordu.

"Zeynep ve Bahar kapıyı açık bırakmıştı," dedi Ayşe. İlk kez konuşmaya dahil olmuştu. Zeynep ve Bahar ona kötü kötü bakarken, abimde bıyık altından gülmüştü ve, "Hiç şaşırmadım. Gerçi Recep ve İbrahim'den beklerdim bu hareketi. Özellikle Recep'ten..." dedi.

"Aman abi..." deyip göz devirdi Recep.

"O kadına üzülüyordum. Herkes ona aşağılık gözüyle bakıyordu, lakin ben üzülüyordum ona ve yaşadıklarına..." dedi Ayşe.

"Mahalledekilerde onun hareketlerinden bıkmıştı aslında. Ne de olsa ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar," dedi ablam elmasını yemeye devam ederken. 

"Ama sonuç olarak, bunlar kadının elinde olan bir şey değildi," deyip ilk defa konuşmaya dahil oldum. 

"Haklısın İbrahim."

"Ama eve girdiği gün, Recep'in korkudan üç buçuk attığı hallerini hatırlıyor musunuz?" dedi abim. Onun öyle demesiyle, Zeynep ve Ayşe kahkaha atmıştı.

Recep ise gözlerini kapatarak, "Evet, çok korkmuştum," dedi. "Bir de o kadının giydiği elbiselerde ürkütücüydü. Uzun uzun tuvaletler giyer, kulaklarına da bildiğiniz çamaşır mandalı takardı. Söylesenize, eve girer girmez bu tarzda ve bağırarak şarkı söyleyen birisiyle göz göze gelseniz, siz ne hissederdiniz?"

"Valla ben de altıma kaçırırdım korkudan," deyip, eline aldığı elmayı dişledi abim. 

"Ama en komiği, İbrahim'in haliydi," dedi Bahar.

Göğe Bakma ÖyküleriWhere stories live. Discover now