27

292 17 44
                                    

İçim içime sığmıyor heyecandan hızlıca dışarı çıkmış Hazar'ı bekliyordum. Üstüm de Nehir'in bana hızlıca verdiği beyaz bir tişört ve siyah, midi boy bir etek vardı. Beni camdan izleyen Nehir'e baktım. 

'Geliyor, sokağın başındaymış.' dedi camdan. 

Sabah saat altıydı ve ben ilk defa bu saatte bu kadar uyanıktım. Bilinmeyen şerefsizinin yakalanmış olması beni kırk fincan türk kahvesi içmiş gibi yapmıştı, kalbim küt küt atıyordu içimdeki bir duygu yüzünden yerimde duramıyordum.

Tanıdığım araba önümde durup içinden de Hazar indiğinde içimdeki adrenalin iki katına çıkmıştı. 

'Yakaladın.' dedim gülümseyerek. Kafasını aşağı yukarı salladı ve o da gülümsedi.

Sonra belimden sımsıkı sarıldı bana. Kollarımı boynuna sardığımda beni biraz kaldırıp bir tur döndürdü. Burunlarımız birbirine değerken gözlerimiz kapandı. O an belki de yapılabilecek en güzel şeyi yaptı Hazar ve dudaklarımızı birbirine değdirdi. Ona karşılık verdiğimde gözümden bir gözyaşı süzülmüştü.

Mutluluk gözyaşıydı bu  ve ilk defaydı. İlk defa gözümden akan bir damla yaşın sebebi acı değildi. İlk defa vücudumdaki ağrılar yüzünden değil vücuduma dolan huzurdan dolayı ağlıyordum. İlk defa keskin; benliğimi paramparça eden bir sözden dolayı değil başarının tatlı sesi ile ağlıyordum.

Dudaklarımız birbirinden ayrılıp gözlerimiz birbirine değdiğinde alınlarımız birleşti.

'Seni seviyorum.' dedi Hazar. 

Gözbebeklerim büyüdü. Zaten normal  ritmini çoktan kaybetmiş olan kalbim daha hızlı atmaya başladı.

'Bende.' diyebildim sadece. 

Nefesim kesilmişti sanki, sanki şuan yaşadıklarımın hepsi bir rüya gibiydi. 

Arabadan korna sesi gelince Hazar'ın omzundan arabaya doğru baktım. Yaşlı sayılabilecek bir adam bize dikkat kesilmişti. O sırada Hazar kulağıma eğildi nefesini boynuma verdiğinde alnımı onun omzuna bastırdım.

'Babam.' dediğinde kaşlarım çatılıp bir Hazar'a birde arabada ki adama baktım. 

O an gerçeğe dönmüş gibiydim.

'Ayıp oldu biraz sanki?' dedim biraz uzaklaşarak.

'Bilmem öylemi oldu?' dedi belimi bir eli ile sarıp beni arabaya doğru götürdü.

'Hazar?' dedim o kapıyı açmadan.

'Sakin ol. Anlatacağım her şeyi.' dedi tek gözünü kırpıp.

Arabaya oturduğumda, Hazar'ın babası ile arabanın içindeki aynayla göz göze geldim. Bana selam vermek için kafasını salladığında, dudağımı ısırıp bende aynı şekilde selam verdim.

🌝

Arabada hiç konuşulmadı. Arabadan indiğimde de Hazar'ın babası bizi beklemeden önden gitmişti. Hazar benim elimi tuttuğunda göz göz gelmiştik yine. Az önce öptüğüm dudaklarına kayında gözlerim ve bir ses duyduk.

'Hadi çocuklar abartmayın sizde.' dedi Hazar'ın babası.

Bakışlarım o yöne kaydığında hızlıca yürümeye başladık.

'Bana öyle bakmayı minik bir süreliğine bıraksan işim kolaylaşır.' dedim onun derin ve beni içine sürükleyen bakışlarını ima ederek.

'Nasıl bakıyormuşum ben?' diye sorduğunda Hazar'ın babasının dibindeydik.

Kimsin Sen? || Yarı TextingWhere stories live. Discover now