1. Bölüm: Gündüz

107 8 0
                                    

GÜNEŞ DAHA YENİ DOĞMUŞTU ,9 yaşımdaki erkek kardeşimle birlikte ineklerin yanına gidiyorduk. Süt sağacakmış beyefendi.

"Pelin!" Dedi kardeşim. Bir türlü abla demiyordu!

"Efendim?" Diye sordum ona bakarak. Durdum ve onu dinledim.

"Ben korkuyorum..."
"O zaman beni buraya kadar sürüklemeseydin sıçan! Velet'e bak,Hem korkuyor hemde buraya kadar geliyor."

Bunları der demez sinirimden onu ineğimiz Melek'e doğru ittim.

"Sakin ol melek..." dedi ve kocasını çıkarım ineği tuttu.

"Yanlış yapıyorsu-." Lafım yarıda kesilmişti.
Melekten okkalı bir tokat yiyormuş gibi bir tekme yedi ve melek kaçtı.

Annem geldi ve ikimize de baktı.
"Hanginiz yaptı?" Diye sordu sakin kalmaya çalışarak.

Mete hala dona kalmış bir şekilde yerde meleğin gittiği yere bakıyordu.

"Sence de belli değil mi?" Diye sordum anneme.

Kardeşime elini uzattı ve kollarının arasına alarak onu eve doğru götürdü.

Aynısını bende yaşamıştım ve okkalı tam 11 tane tokat atmıştı yüzüme. Bu haksızlıktı! Bu yüzden "annen mi babam mı?" Sorusuna küçükken "ikisini de!" Diye cevap versemde cevabım "Babamdı". Annem hep bana haksızlık yapıyor kardeşimi dövdüğü gibi dövmüyordu.

Omuz silktim ve kafama göre yürümeye başladım. Biryere gözüm çarptı,nehir.

Bu nehire hiç gitmemiştim ve bence doğal güzelliklerden biriydi.

Nehire doğru ayağımı sarktım ve suyla bütünleştim gibi hissettim. Bu his çok... Güzeldi.

"Yardım edin.!,Yardım Edi-." Diye bir söz duydum. Sesi yarıda kesildi. Ses,ormandan geliyordu.

Hemen olduğum yerden kalktım ve nehirin yanındaki ormana doğru tüm hızımla koşmaya başladım.

Saate baktım,saat 19:00 yani akşamdı.
Ormanın içine balıklama atladım resmen.

Sesin geldiği yönü bulamamamda düz bir şekilde koşuyordum.

Çalıların arkasında Skz Üyesi Hyunjin in saçının bir,iki,bilemedim belkide üç tık kısası siyah saçlı bir erkek yanında ise kızıl saçlı ölmüş bir kız duruyordu.

Adam şapka takıyordu fakat kafası bana döndüğünde yüzünü göremesemde arkama dönüp bir araba kadar hızda gittim. Belkide ineğimiz melek gibi...

Yinede hiç soluk almadan,tüm hızımla eve doğru koşuyordum.

Arkamdan "Dur,Pelin! Ne demişler... Kaçan Kovalar. Geceyi bekle." Diye bağırdığını ve arkamdaki koşma sesinin durduğunu fark ettim.

Arkama baktığımda durmuştu hatta peşimi bırakmıştı. Yinede ne olur ne olmaz diye koşmaya devam ettim.

Eve geç kalmıştım! Ekmek almam lazımdı...
Annem bana her sabah akşam gelirken ekmek almam İçin para verir üstüne de Kendime ve kardeşime almak İçin para da verirdi.

Bakkalın önüne gelmiştim ve durup iki dakika gibi bir süre soluklandım.

Bakkala girdim ve iki ekmek aldım. Kardeşimin en sevdiği 'Zıkkım' kolayı aldım.

Ben ise kendime bir tane Dimes Milkshake Aldım.(Antep fıstıklı)

Bakkalcı abiye parayı ödedikten ve sohbetimiz gittikten sonra koşarak eve gittim.

Zile bastım ve birinin ayak seslerini duydum.
Dur,ne?! Olamaz... Komşumuzun Evinin ziline basmışım-

Bütün enerjimle eve doğru koştum ve bu sefer doğru zile bastım.

Alnımdan terler aktığını görünce annem şok olmuştu. Sakin ve sıkıcı hayatım biraz aksiyon olmuştu . Sadece Biraz. Buda saatlerdir biryerden diğerine koştuğum içindi.

Mutfaktan mis gibi yemekler kokuyordu fakat yemeklerin hepsi daha hazır değildi. Annem daha yarım saat yemeklerin olup yarım saat daha sofra kurulacağını söyledi.

Bekle bir saniye... O makarna mıydı?

Hızla mutfağa girdim fakat umudum kesilmişti. Makarna değil, turuncu mercimek çorbasıydı. Nefret ederdim.

Üst kata odama çıkmadan önce elimi yüzümü yıkadım ve kendimi direkt yatağa attım. Bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordum.

Mete odama girdi ve elinde bir kitap vardı.
Bekle, O dün aldığımız 40 liralık Ronaldo nun hayatını anlatan kardeşimin aldığı kitap değil miydi?

Hevesle almıştı fakat okuyacağını hiç sanmıyordum. Kardeşimin elinde bir kitapla kitap kurdu,Odamın tümü kitaplarla doluyken odama kitapla gelmesine aşırı şaşırmıştım.

"Abla," dedi nadir kullandığı kelimeyle.
"Bunu okumak istiyorum,Yanında okuyabilir miyim?" Diye utanarak sordu.

"Oğlum,ne utanıyorsun? Ablan var yanında!" Diye söylendim ona.

Elimle yanımı işaret ettim. "Otur" anlamında.
Yanına oturdu ve kitabın ilk sayfasını açtı.

Kitap az manga ya benziyordu ama çok değil az .Kardeşim kitabı kekeleyerek okuyordu.
Sorun değildi,bende öyleydim ve bu onunla bağ kurduğumuz nadir anlardan biriydi.

İlk sayfayı okudu ve kitabı kapattı. Bana masum gözlerle baktı,ne oldu bakışı attım ona.
Bakışımı anlamış olacak ki "Sadece bir sayfa okuyacağım,bu kadar yeterli." Bunları dedi.

Tam kalkacaktı ki kafasını tuttum ve oturması İçin aşağıya çektim.

"Otur,hem her gün 1 sayfa okursan bu 200 sayfa? Kitabı 1 yılda bitirmek istemiyorsan 22 sayfa oku!" Kafasıyla beni onayladı ve kitaba ikinci sayfadan devam etti.

Aradan yarım saat geçmişti. Mete,22 sayfa okumuş şimdi edit yapıyordu.

Sorgulamayın,şahsen ben sorguladım ve çok saçma şeyler yapıyordu...

Neyse,özgüveni kırılmasın diye onu desteklemeye çalışıyordum.

"Pelin!,Mete! Aşağıya gelin,yemek hazır."
İşte bu kelimeye bayılıyordum. Yemek.

Ben boğa Burcu değildim,kardeşim Mete boğaydı.

Ben ayın 16'sında doğdum. Yengeç burcuyum.
Ama yemekle ve Yatağımla evlenebilirdim.

Aşağıya indik ve masaya oturduk. Yemek Faslı bitince odaya çıktım ve yatakta uzandım.

Ormanda gördüğüm fakat yüzünü göremediğim adam arkamdan bunları Dur,Pelin! Ne demişler... Kaçan Kovalanır,Geceyi bekle." Demişti. Ne demek istiyordu?

Uzandığım yerden saate baktım ve saat 22:14 olmuştu. 1 saat sonra uyuyacaktım... Korkuyordum.

"Boşver Pelin,Keyfine bak." Dedi iç sesim.
"Keyfi göreceksin sen gece..." dedi başka bir ses. Ama içimdeki sesime benziyordu,erkek sesiydi. Ses içimden geliyordu.

Yataktan kalktım ve kitaplığıma doğru yürüdüm. "Sizinle de evlenebilirim,sadece yatağımla değil." Dedim kitaplara bakarak.

Okumadığım bir kitabı seçtim ve yatağa attım kendimi. Okumaya başladım...

Dur,ne! Yine aynı alıntı...
"Geceyi bekle..." dedi erkek karakter.
Bu kitabı neden bilmediğim daha yeni gelen iç sesimle birlikte seçmiştim ki?!

Neyse deyip geçtim. Ve kitabı okumaya başladım...
"Göreceksin sen neyseyi,Geceyi bekle..."

Hay ben senin geceni...Ne kitapmış,ne adammış be..!

Kitabı yatağa fırlattım,sinirle fırlattım fakat zarar görmedi. Neyseski.

Kaçan Kovalar Where stories live. Discover now