[40. Bölüm] Karanlığın İçinde Bir Aşk

87 17 3
                                    

     Asel kendi odasında oturmuş, önündeki bilgisayar ve hologram ekranlardan Altay'ın planı için sistemde hazırlık yapıyordu.

     Altay birkaç adım ötesinde bir koltuğa oturmuş, dakikalardır süren sessizlikle Asel'in ekrana kilitlenmiş gözlerini seyrediyordu. İşine odaklanmış, sessiz ve büyük bir kararlılıkla ekranlar arasında geçişler yapıp, gerekli yazılımları halleden Asel'i izliyordu.

     En sonunda derin bir iç çekerek sessizliği bozmaya karar verdi, Altay. "Durum ne?"

     "Birçok şey aradan çıktı sayılır. Şimdi sadece sahte bir saldırı anonsu hazırlamam gerek. Bana işareti verdiğin anda programı devreye sokacağım ve Ötüken sahte bir saldırı altındaymış gibi gözükecek."

     "Kunter Bertuğ'un yanı boş olmayacaktır. Eminim insan korumalardan da öte robotlar da bulunacaktır. Onları da devre dışı bırakman gerekecek, biliyorsun değil mi?"

     "Biliyorum, onları da düşündüm merak etme. Bana işaret verirsen sen harekete geçmeden önce o robotların da zihniyle oynayacağım. Aynı şekilde çevredeki herhangi bir güvenlik sistemini de devre dışı bırakacağım."

     "Gerçekten her ihtimali düşünmüşsün..."

     "Seni gözün kapalı ölüme mi göndereceğim sanıyorsun?" Diye sırıttı Asel, göz ucuyla bakarak.

     "Bu kadar ince düşünmene hayranım."

     "Sen daha neler yapabildiğimi bilmiyorsun benim."

     "Öyle mi?"

     "Öyle tabi."

     "Neler yapabiliyormuşsun mesela?"

     "Sayayım mı cidden?"

     Altay'ın suratında pis bir tebessüm belirmişti. "Sana kalmış, keyfin bilir."

     Asel kaş çatarak, "O ne şimdi? Bir şeyi mi ima ediyorsun?"

     "Yok öyle bir şey be..."

     Asel odağını tekrardan ekranlara vermişti. "Ukala."

     Altay oturduğu yerden Asel'i seyretmeye devam ediyordu. Lakin bu süre boyunca aklından geçen onca düşünce onu meşgul ediyordu. Direnişçi ordusunun hükümetin içerisinde hazırda olduğunu bilmek, tek bir emirle hepsinin ayaklanacağını ve Üstün Türk Partisi'nin tek bir gecede tarihe karışacağını bilmek gerçekten de büyük bir sorumluluktu. Tüm hayatı boyunca tek bir amaç peşinde koşmuştu Altay: Ülkeyi her türlü tehlikeden korumak.

     Ve şimdi de bir nevi bu amacına çok daha farklı bir yolla ulaşacaktı. Ülkenin demokrasisine ve istiklaline zarar Vedat Bozdoğan'ı ve Kunter Bertuğ'u ortadan kaldıracaktı.

     Düşüncesi bile tüylerini ürpertiyordu. Zira böyle bir şeyin mümkün olabileceği kimsenin aklından dahi geçmemişti şimdiye kadar. Bu iki dev, ölümsüzlük yemini etmiş iki ilahtan farksız gibiydi.

     Ne tuhaf bir yapı bu, diye düşündü Altay. Paragöz ve güç aşığı bir şirket, ırkçı ve işgalci bir partiyle ortak ülke yönetiyor. Tarihte bir ilkti bu olay. Kunter Bertuğ ve Vedat Bozdoğan ortadan kaldırılsa bile isimleri kesinlikle tarihe altın harflerle geçecekti.

     Öte yandan Asel'i düşündü, Altay. Belki de hayatının kızı, belki de şimdiye kadar onu dürüstçe sevmiş tek kişi. Kendisini büyüten ve "amcası" sandığı adam kesinlikle onu sevmiyordu, bunun farkındaydı Altay. Aynı şekilde onu kurtaran bilim insanı veya diğerleri de öyle. Lakin emin olduğu bir şey varsa o da Asel'in kalbinde özel bir yer edindiğiydi.

Protokol ZON (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now