02.07.2022 Saat:21.00 Karadağ Yaylası...
Hayatımın ikinci dönüm noktası...
Onun yanında tehlike bile çekici gelirken bir yandan da ne yapıyoruz biz diye düşünmekten alamıyordum kendimi.Bu engebeli, dik tepeye çıkamayacağından, arabayı yolda bırakıp yürümeye başlayalı rahat bir saat olmuştu ve dahası yaylanın bu insan girmez tepesinde her an kurt, çakal yada domuz gibi vahşi bir hayvanla karşılaşmamız içten bile değildi.
Bir elim onun elinde, diğer elimde fenerle, bu dik tepeye tırmanırken, parasının hesabını bilemeyecek kadar zengin olanlar, çıldırmış olmalı diye geçiriyordum içimden.
Herşeye sahip olup, farklı ne saçmalık yapabiliriz diye düşünenler.., bir parti uğruna bu eziyete katlanırdı çünkü.
Event,organizasyon,maskeli balo,hepsi aynı kapıya çıkan..; en düz tabiriyle parti...
Söylese, ilgimi bile çekmeyecek, eğlence meraklısı olmayan benden, gizli tuttuğu bir parti...
İşi ilginç kılan ve merakımı kabartan da bu gizem olmuştu zaten.Bu yüzden bir kaç saat öncesinden arabasının en arka koltuklarının arkasına geçip saklandım.
Aslında hiç tarzım olmayan bu şeyi yapışım, onu oraya gitmekten vazgeçiremeyeceğim içindi. Bu organizasyondan kuzeninin dahi haberinin olmaması, manidar gelmişti ve dahası alengirli bir durum olmasa, beni de götüreceğinden adım gibi emindim.
Onu yanlız bırakmayacaktım.
Başka araç olsa şıp diye enselenme olasılığım yüzde bir milyonken ; konu devasa Lincoln Navigator olunca, iş değişmişti...
Biraz yol alıp,üçüncü sıradaki en arka koltuğun arkasından,şapkadan çıkan tavşan gibi fırlayıp,ufak çaplı aklını alana kadar varlığımı hissetmemişti. Kendini toparladığında beni tek başıma geri dönmem için şoför koltuğuna zorla oturtmaya çalıştı.
Asla onsuz dönmeyecektim ... Bunu anladığında birlikte gitmeye ikna oldu.
Bir taraftan,böyle bir yerin varlığından yeni haberdar olsakta, tanıdığımız birinin evine gidiyor oluşumuzdan dolayı 'Aman orda tehlikeli ne gibi bir durum olabilir Allah aşkına ' diye iç sesimle kendi kendimi rahatlatmaya çalışırken ;diğer yandan da eğer herşey güllük gülistanlıksa,niye buraya gideceğini benden gizledi diye sormaktan da kendimi alamıyordum.
Trabzan görevi gören uzun ve sık ağaç bendini geçtiğimizde gözlerim gördüğüm güzellikler karşısında kamaşırken bir taraftan da ne kadar saf olduğumu düşünerek yine kendi kendime gülümsedim.Yolda ilerlerken, seslerinden birbirimizi bile zar zor duyduğumuz,tepemizde fır dönen ve burda ne işleri olduğuna anlam veremediğim helikopterleri ,önümde uzanan geniş helikopter pistinde görünce herşey netleşti.Ayakkabılarını giymek için bile özel yardımcılar tutanlar,bizim gibi tabana kuvvet yürümeyeceklerdi değil mi?...
Ama anlamadığım bir şey vardı. Yaylada, koca helikopter pisti ve cennet vari bahçesi olan şato gibi bir ev...Burda,bu yaylada, yaşayan kimsenin haberinin olmadığından emin olduğum bu rüya ev... Neden buradaydı..?
Dünyanın pek çok yerinde, bir sürü lüks mülkleri,hatta kendilerine özel adaları olan bu insanlar,bir parti uğruna neden benim yaylamda toplanıyorlardı..?
Boş gizem mi yaratmaya çalışıyorlardı, yoksa içerde gerçekten antin kuntin bir iş mi döndürüyorlardı bilmiyorum ama,gercekten heyecanlanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL MAVİ
Teen Fiction"Mehir" Gözlerine baktım. "Sen...sen yine o rüyaları mı görmeye başladın."Derin bir nefes verdim.Saklamanın bir anlamı yoktu.Geçmişte bu süreci yaşarken hepsi yanımdaydı ve ne olduğunu biliyorlardı. "Evet canikom"bakışlarımı zemine yönl...