Bölüm 24

43 3 0
                                    

Dudakları dudaklarıma değdi önce
Vatanına gönüllü sürgün olurken
Ben bende kayboldum

Birlikte geriye adımlayıp,sırtım yeniden duvarla bir olduğunda bedenim benim değildi artık.Onun yönlendirmesinde, benim de eşlik ettiğim,uzayda ayakları yerden kesilen bir kütleydi.

Tek hissi heyecan olan bu kütlenin
kollarını, boynuna dolayıp,ellerimi saçlarının arasına geçirdiğimde,oyununa dahil oldum bende.Sarılışımdan cesaret bulan elleri belimden yukarılara çıkıp bedenimde gezinirken,öpücükleri daha da yoğunlaştı.

Nasıl bir oyunsa bu; birimizin hamlesi diğerinin hareketini tetikleyip, bizi bir üst level' a taşırken,exıt tuşumuzu gönüllü devre dışı bırakıyordu.

Tecrübesiz hareketlerim ona ne hissettiriyordu bilmiyorum ama ben de onu öpüyordum şimdi.Aramızda bir kıpırdanma hissettiğimde ikimizde durduk.

Arca öpüşünü kesip,dişlerinin arasından "Siktir" i çektiğinde ne olduğunu anlayamadım önce.Fakat az önce hissettiğim titreşim, durmayıp benim üzerimde devam ettiğinde elimi hırkamın cebine attım.

Beceriksiz hareketlerle alelacele çıkardığım telefonu elime aldığımda, ikimiz aynı anda baktık ekrana.

Begüm...

Kontrolsüz nefesimle,ekrana dokunup,"Begüm" derken;

"Hay senin zamanlamana..."diye homurdandı Arca sıktığı dişlerinin arasından.

Gözlerimi kocaman açıp,parmaklarımı sussun diye dudaklarına bastırırken,başka bir şey demeden bekledim;'Kimdi o', 'Ne diyor Arca?' gibi sorular duymak için Begüm'ün ağzından.

"Mehir" dedi ama bunların yerine Begüm sadece. "Nerde kaldın?Hoca gelmek üzere."

Duymamıştı Arca'nın dediklerini neyseki."Geliyorum şimdi" deyip, sorgusuna maruz kalmayacağım için rahatlarken, karşımda uzanan ve bana nerde olduğumu hatırlatan açık gri tonlarındaki taş duvara tosladı bu seferde soluklarım.

Okuldaydık biz be!!!

Aramızda olan her neyse,o kadar kuvvetli olmuştu ki,bize yer ve mekanı unutturup,belki de okuldan atılmamıza neden olacak bir yere varmıştı sonucunda.

Begüm'e yeniden"Geliyorum" deyip telefonu kapattıktan sonra, telaşla etrafımda göz gezdirmeye başladım.

Boştu koridor.Kimse görünmüyordu ortada.Ve dahası;şimdiye kadar bir vaveylâ kopmadığından da anlaşılacak üzere kimse görmemişti bizi.Çünkü Matasyun'da böyle bir olaya şahit olan kimse çenesini kapalı tutamazdı.

Tam derin bir 'Ohh" çekip rahatlayacakken,boğazımda düğümlendi nefesim yeniden.

Kantin çıkışının alternatifi olan ve bahçedeki kafetaryayı okulun alt katına bağlayan bu dar koridorda, her an müdür ya da yardımcılarından biri, bir köşeden çıkıp bizi kolumuzdan tuttuğu gibi disipline götürebilirlerdi .Zira,yedi yirmidört her köşesi izlenen bu okulda, kayıtta olan kameraları unutmuştum çünkü.

Duvarlarda,köşelerde göz gezdirip,fellik fellik kamera ararken;"Korkma" diyerek yakınlaştı, suç ortağım bir adım uzaklıktaki mesafesinden. "Burda kamera yok."

Kendide aynı şeyden çekindi diyemeyeceğim şekilde,anlamıştı suç ortağım neden tedirgin olduğumu. Benim ürkek halimin aksine,gayet sakin ve cool görünüyordu çünkü.

BAL MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin