🌙⃤¹⁷

4.5K 546 304
                                    

Gözlerini açtıklarında iki genç de ne olduğunun farkında değildi. Elleri bağlıydı ve yanyana iki sandalyede oturuyorlardı. Depo gibi biryerdelerdi. Falat Bakımlı bir depo?

"Woah arkadaşlar uyuyan güzellerimiz uykularından kalkmış. Fakat ayılamamışlar galiba?" eliyle kenardaki adamları işaret edince hızla ipi çekip üzerlerine bir varil dolusu kadar suyun dökülmesini sağladılar.

"Siz..."

"Evet canım ta kendisiyiz, sevgililerinizin ezili düşmanları..." ellerini iki yana açarken inanılmaz birşeymiş gibi anlatırken gülmeye başladı. "Neyseki sayenizde düşmanlık işini bitireceğiz. Nefes alamazlar birdaha belki hm?"

"Yeonjun, bebeğim sencede biraz ağır konuşmuyor musun üzülebilirler... Lütfen daha nazik olalım." dalga geçercesine söylediği şeyin ardından beşide gülmeye başlamıştı. Birkaç gün önceki dosya sayesinde yüzlerini seçebiliyorlardı.

"Şu sincaptan emin değilim... Fakat şu sarışın için Hwang'ın canını vereceğine eminim." Felix gülerek yerdeki başını kaldırıp alay içeren gözlere aynı şekilde.

"Onlar gelmeyecek." Kai Felix'e iyice yaklaşıp eğildi. Saçlarıyla teker teker oynarken konuştu.

"Bu kadar emin olmanın sebebi ne Lix?" yakınlıklarından dolayı yutkunup göz ucuyla Jisung'a baktı. Dikkatlice onları izliyordu. Sanki devam ettir der gibi. Flörtöz bir şekilde konuşup kalın sesine bir derinlik daha kattı. "Çünkü onlar işlerine aşk sokmazlar."

"Seni öptü ve bundan iğrenmedi bu sana aşık olduğunın gayet açık bir nedeni. Eski dostumu iyi tanırım."

"Bunu kanıtlayamazsın." kafasını salladı Kai.

"Kanıtlarım. Fakat sonuçları hiç iyi olmaz." göz devirdi.

"Kanıtla o zaman." Kai'nin dudaklarıyla gözlerini kocaman açmıştı. Onları izleyenlerin de pek bir farkı yoktu. Bir kişi dışında. Yüksek bir ses ve acıyla gerileyen Kai.

"Demiştim." Dört kişinin de aynı anda silahını çıkarması ve Kai'nin kanayan sağ omzu girmişti iki arkadaşın göz açısına.

"Huening yürek yemiş gibi duruyorsun." Hyunjin hızla yüksek biryerden atladığında Changbin'de, Hyunjin'e küfrederek kutuların arkasından çıktı.

"Olmadı ki tadı damağımda kaldı Hwang." Minho da Hyunjin'in atladığı yerden atlayınca bir kolonun arkasından da sinirle bir Seungmin çıkmıştı.

"Özlediniz dimi bizi. Yoksa bu oyunları neden oynayasınız." Kai canı acısa da silahını çıkarıp Hyunjin'e doğrulttu.

"Vay canına! O kadar mı korkuyorsunuz bizden?" sinirli olduğu her halinden belli olan Hyunjin silahını çıkartıp yerden onlara doğru itti. "Böyle oynarsak daha iyi sanki." üçü de aynı işlemi yapmıştı çünkü zoru oynamak istiyorlardı. Kai'nin tetiği çektiğini gören Jisung hızlıca önündeki çocuğa ayağı bağlı olmadığı için bir tekme atmıştı. Mermi yukarıya giderken dörtlü dışında diğerlerinin gözü oraya kaymıştı. Hızla koşup Kai'ye ikinci tekmeyi atan Hyunjin ile herkes kendi gelmişti. Kai acı içinde kıvranırken elini kavramış arkasında birleştirip yere itmişti.

Bir süre böyle devam ettiğinde sokak çocukları savunmasız olarak onların ellerindeydiler. Yeonjun da Seungmin'i saçından çekiştirip Soobin'e döndürmüştü. Soobin boğazını temizleyip dikkatlerini çektiğinde konuşmaya başladı.

"Dediğim şeyi hatırlıyorsun dimi Kim? Sevgilimin tek bir kılına zarar vereni yaşatmam demiştim. Fakat sen o gün gözlerimin önünde başına silah dayadın." silahını doğrultup Seungmin'e tuttu. Seungmin kaşlarını çatıp dik dik bakmaya başladı. "En çok sana sinir oluyordum Kim ve ilk gözden çıkardığım da sensin." tetiği çekti ve karşısındaki savunmasız bedenin alnına yasladı. Fakat donup kalmasını sağlayan birşey vardı. Başının arkasında hissettiği silah namlusu.

"İlk seni gözden çıkarayım ne dersin Choi. İndir o silahı." herkes şaşkınlıkla Soobin'in arkasına baktığında gözlerini büyülttüler. Seungmin ise kapattığı gözlerini yavaşça açtı.

"İndirmezsem ne olur Christopher?" kıkırdadı Chan.

"Herkesin önünde seni öldürürüm Soo." Soobin sevgilisinin gözlerine baktığında Yeonjun olumsuz olarak başını salladı ve yavaşça Seungmin'deki ellerini gevşetti. Arkadaşlarının da gözünde aynı bakış vardı. Yavaşça silahını indirdi. "Ve şimdi onları bırakın ardından da gidin." sözünü dinleyip bıraktıklarında yavaş yavaş gitmişler, Seungmin ve Chanın arasında bir engel kalmamasını sağlamışlardı. O sırada diğerleri Elleri bağlı olan ikiliyi çözmüş, beraber izlemeye başlamışlardı. Chan yavaşça silahını indirip ona dolu gözlerle bakan oğlanın gözlerine odaklandı.

"Seungmin, bunu daha erken söylemek isterdim ama... Özür dilerim seni öyle bırakıp rencide etmemeliydim daha düzgünce açıklayabilirdim fakat cidden o sıralar işler berbat gidiyordu ve kimliğim açığa çıkmak üzereydi ne yapacağımı şaşırdım, size zarar gelmesi beni çok korkutmuştu-" beline dolanan kollar ile susmuştu Chan çok özlemişti bu hissi ama özlediği başka birşey vardı. Kendi kollarını da karşısındaki bedene sardı.

"Şu anki duygusallığım seni affettiğim anlamına gelmiyor şerefsiz pislik." burnunu çektiğinde kıkırdadı büyüğü.

"Tamam affetme, fakat şu an söyleme bunu bebeğim." Seungmin çatık kaşlarıyla geri çeldiğinde ıslak gözleriyle baktı.

"Hayırdır sen kime bebeğim diyorsun? Kim verdi bu hakkı sana he konuşma benle gıcık adam salak of git, bıraksaydın da ölseydim-" dudaklarına değen dolgun dudaklar ile susmak zorunda kalmıştı o an Seungmin. Her ne kadar sonra söylenecek olsa da oda dudaklarını oynatıyordu.

AY SELAM

Usendim arkadaslar bolum yazmaya kizmayin yani herkes usenebilir.

Kac haftadir ayni bolumu yaziorum😻

Sacma oldu ama galiba BIR KEREDE MEMNUN OLURSAM ATLICAM YANI

Bu arada ig hesabi acmislar bizimkiler agliyim mi

Neyse ya GORUSURUZZ

Moonlight Sunrise Where stories live. Discover now