Çizim

193 17 5
                                    

Duyduğum şeyle küçük çaplı bir şok yaşadım. Ne saçmalıyordu bu adam? Yüzümü tarafına dönüp yüzünü süzdüm. Gayet ciddiydi.

Naz: Ne saçmalıyorsun?

Efe: Saçmalamıyorum. Sen benim karımsın.

Naz: Her seferinde emirler yağdırıp, baş eğmemi istediğin karın mı?.

Cevabını beklemeden rotamı banyoya çevirdim. Banyoya girdiğim an rahatız eden ıslak çoraplarımı çıkartıp yenilerini giydim. Kıyafetlerime yöneldiğimde içine sıkıştırdığı iç çamaşırı gördüm... Onu ne zaman koymuştu? Fazla düşünürsem utançtan öle bilirdim. Hızla verdiği kıyafetlerimi giyip ıslak saçlarıma bir şey yapmadan çıktım. Üzerini değişmiş yatağa uzanmıştı.

Bana yaptıklarına rağmen onunla uyuyacak olmam gururumu ezip geçiyordu... Zoruma gidiyordu. Ahmet'e kafa tutan kadına onun yanında bir şey oluyordu... Zayıf yerlerimi ezbere biliyor gibiydi. Her seferinde canımı acıtmak için zayıflığımı kullanıyordu.

Düşüncelerimi dağıtıp yatağa adımladım. Vardığımda yorganı kaldırıp uzandım... Arkamı ona dönüp ellerimi başımın altında birleştirdim... Derin bir uyku çekip hiç uyanmamak istiyordum...
Saçlarımda bir hareketlenme hiss ettim. O benim saçlarıma mı dokunuyordu?

Efe: Saçların... Islaklar

Naz: Farkındayım

Efe: Neden kurutmadın?

Naz: Böyle iyiler

Sustuğunda gözlerimi kapattım... Bana böyle davranması için bir yerlerime bir şeymi olması gerekiyordu? Umrumda değil. İsterse dünyanın en zalim adamı olsun ben kimseye boyun eğmem. Emirlerine razı gelmem.

Efe: Bazen sırtındaki yükü taşıyamadığından başını eğer, dizlerini bükersin... Daha fazla güç ala bilmek için.

Söylediği söz büyülü bir anlam gizliyordu en derinlerinde... Güneşin yarattığı siyah gölgelere sığınan bir mana..

Naz: Sırtımdaki yük kanatlarımı kırıp özgürlüğümü çaldı.

Efe: O kanatlar sen doğduğunda görünmez oldu.

***

Gözlerimi aralayıp içeri sızan güneşi inceledim. Ne çabuk gün aymıştı... Karanlığı bitirmişti. Vücudumda bir baskı vardı... Boynumda birinin soluğu, burnumda az tanıdığım bir koku...

Ellerimi belime indirdiğimde birinin kollarını hiss ettim. Bu Efe'ydi. Kollarını belime sarmış vücudumu vücuduna dayamıştı. Rahatsız olmuştum. Kıpırdanıp düğüm yaptığı kollarını çözmeye çalıştım. Fakat nafileydi sıkı sıkıya sardığı belim sanki kırılacaktı.

Efe: Kıpırdanmayı bırak. Saat daha erken uyu.

Yeni uyandığı için sesi kalın ve boğazdan çıkmıştı... Bu adamın her hali neden bu kadar ürkütücüydü?

Naz: Kollarını çek. Rahatsız oluyorum.

Sanki inadına daha fazla sardı kollarını belime. Kıpırdanmaya devam ettim. Fakat oralı olmadı... Sesli bir of çekip dudaklarımı sinirle araladım.

Naz: Ya bırak!

Bir anda kollarını çekip geri çekildi. Yataktan hızla kalkıp ayaklarını yere sertçe vurdu. Banyonun kapısını açtığında ardından yüksek bir sesle kapanan kapı irkilmeme neden oldu.
Sinirlenmişti. Amma umrumda dahi değildi.

Afitap Where stories live. Discover now