3. Adım: Niyetinizi Geliştirmek

4K 126 34
                                    

Bu telekinezinin en kritik adımlarından biridir.
Niyetiniz; zihninizde o cismin çoktan hareket ettiğini canlandırdığınız o düşünceye dönüşür. Dilediğiniz cismi hareket ettirmek sizin amacınız haline gelir. Eğer cismi hareket ettirme amacında değilseniz, hiçbir şey olmayacak. Odağınız dağılacak ve hayal kırıklığına ugrayacaksınız.
Bir şeyin olmasına (kuvvetle) niyet ettiğinizde, genellikle olur.
Örneğin; bir kadının çocuğunu kurtarmak için arabayı kaldırdığı durumlar... Kimse bunun nasıl mümkün olduğunu açıklayamamaktadır. Ama bilin bakalım kadının niyeti neydi? Kadın arabanın havaya kalktığını zaten görmüştü. Kadının çocuğunu kurtarma niyeti öylesine güçlü bir hale gelmişti ki gerçekleşmemesinin imkanı yoktu.
Cismi hareket ettirme niyetiniz, bunu çoktan gerçekleşmiş olarak görmeniz çok önemlidir.
Eğer düşünceniz, "Bu cismi hareket ettirmek istiyorum sanırım" ise muhtememlen pek düzgün sonuçlar alamayacaksınız. Niyetiniz zayıftır ve bunun işinize yarayıp yaramayacağı aslında umrunuzda değildir.
Bu, iki sopayla ateş yakmaya benzer. Niyetiniz ateş yakmaktır, zira yakmazsanız soğuk bir gece sizi bekler. Yanınızda kibrit varsa, iki sopayla ateş yakmak o kadar da ilginizi çekmez. Eğer iki sopayla ateş yakmaya çalışırsanız, bunu başarabilecek olsanız da, muhtemelen sürekli şöyle düşüneceksiniz: "Yanımda kibrit var, neden bu işi böyle yapıyorum ki?"
Niyetiniz yerini bulmaz, düşünceleriniz niyetinize odaklanması gerekirken dağılıp gider.
İşte size bir alıştırma...
Artık bildiğiniz üzere, niyetinizi (o bir tek düşünce üzerinde) odaklamak, işleri o yöne harekete geçirecek titreşimi yaratır.
Haydi şimdi rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir odaya gidin ve birinin sizi aramasına niyetlenin...
Bu kişiyi aklınıza getirin ve sizi aradığını gözünüzde canlandırın. Bunun ne zaman gerçekleşmesini istediğinizi de niyetinize ekleyin, hemen mi, yoksa birkaç gün içinde mi?
Eger bunun ne zaman olmasına niyetlendiğinizden emin degilseniz, seneye bile olabilir.
Zihninizi başka birisini harekete geçirmek için de kullandığınızın farkına varın, bir de onun yerinde olduğunuzu... Dünyayı onun gözünden gördüğünüzü ve onun gibi düşündüğünüzü hayal edin. Sonra, kendinizin onun yerinde hayal ederken, telefonu eline alıp kendinizi aradığınızı gözünüzde canlandırın. Sizi neden aramak isteyebileceğini hissedin ve bakın neler olacak.
Başka birini bir şey yapması (sizi araması) için harekete geçirdiğinizi unutmayın. Bunun için ilk olarak o kişinin ne yapması istediğinize dair niyetinizi sabit tutmalısınız, ikinci olarak sizi derhal aramazsa da şunu aklınızdan çıkarmamalısınız: Bu bir şeyleri yanlış yaptığınız anlamına gelmez. O kişi o anda önemli bir şeyle meşgul olabilir ya da bu hisse kapılmış, ama geçiştirmiştir.
Eğer sizi hemen aramazsa bu kişiyle bir sonraki görüşmenizde aklından sizi aramayı geçirip geçirmediğini ya da kendisini düşündüğünüze dair bir hisse kapılıp kapılmadığını sorun. Kendinize şaşıracaksınız.
Zihninizle harekete geçmekte olduğunuz kişinin de her an dikkat dağıtan şeylere maruz kaldığını kabullenin. Fikir titreşiminiz ne kadar güçlü olursa, o kişinin alacağı mesaj da o kadar güçlü olacaktır.
Dikkat ederseniz, zihninizin frekansı da burada önemli bir rol oynamaktadır. Bu tıpkı bir radyonun ayar düğmesi gibidir, radyo dalgaları da etrafımızdadır, ama bunları duyamayız, değil mi? Çünkü kulaklarımız o frekansa ayarlı değildir. Bir radyoyu belli bir frekansa ayarladığımızda, o kanalı dinleyebilirsiniz.
Size vereceğim başka bir alıştırma da şu: Telefonunuzun bir sonraki çalışında, bakın bakalım sezilerinizi kullanarak telefonu açmadan önce kimin aradığını tahmin edebilecek misiniz? (Hile yapıp arayanın numarasına bakmak yok :D)

TELEKİNEZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin