İKİNCİ BÖLÜM

738 36 36
                                    

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu...
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu...

Hüseyin Nihat Atsız


''Kurdun kurdu tanıdığı gibi, hırsız da hırsızı tanır.''

-Thomas Fuller-


***



''Ya kız Yavuz komutana kafa tuttu ciddi ciddi.'' diyerek gülen Sinem'e bir bakış attım. Hepsi gülüyorlardı ciddi manada. Ben komutana laf edişimden, tırnaklarımı kemirirken onlar bu duruma cidden eğleniyorlardı. ''Peki, Yavuz komutanın hiçbir şey söyleyememesi...'' dedi Dilruba ve tekrardan hunharca güldüler. Bütün askeriye beni konuşuyordu; erkeğinden kadınına, komutanından çalışanına... Tamamıyla bütün askeriye.

''Yavuz komutan etkilendi sanki, ha?'' Diyerek bana sırnaşan Asudeye boş bir bakış attım. 

''Saçmalama. Adamı sinirlendirdim ondan öyle baktı.'' Dedim reddederek. Zaten koskoca binbaşı adamı terslediğim için kendime lanet ediyordum, bir de onlar olaylara tuz biber oluyordu dalga geçerek. 

İmayla güldü. ''Ha diyorsun ki, benim sinirimden etkilendi? Olur, o da olur Hilalciğim.'' Diyerek tekrar hepsi gülmeye başladılar. Kardelen bile gülüyordu. 

Bu sefer Kardelene döndüm ve kaşlarımı havalandırdım. ''Senin çok mu hoşuna gitti Kardelenciğim? Çok istiyorsan Yavuz komutana bir de sen terslen? Ne dersin?'' Dediğimde yüzündeki gülüşü dondu. Elini kaldırıp dudaklarının üzerine hayali bir fermuar çekti.

Kübra konuştu. ''Yok canım, o Harun komutanın gözdesi. Şansına küs.'' Bıkkın bir nefes verdim. 

''Aa kızlar niye öyle söylüyorsunuz? Neden şansına küssün ki?'' Diyen Sinem'e, sahte bir gülümseme sundum. Adam güneş gibi parlayan ela gözleriyle beni delik deşik etti bütün tören boyunca, bunlar hâlâ şans diyorlar.

Kızlar dalgalarını geçip, eğlenirken birden içeri bizim koğuştan sorumlu olan komutan girince, hepimiz ayağa kalktık. ''İyi akşamlar asker.'' hep bir ağızdan bağırdık. ''Sağ ol.'' Komutan bize doğru yaklaştı. ''Görev var. Göreve alım yapılacak yarın sabah. Herkes 7 de alan da olsun.'' dedi komutan. Gözlerim ışıldadı resmen. Göreve gidecektim. ''Emredersiniz komutanım.'' diyerek aynı gür ses ile yanıtladık. Komutan çıkarken, bizler de geri yataklarımıza yayılmıştık.

''Sonunda, sonunda ya. Göreve gidiyorum.'' dedim kendi kendime. Asude tebessüm ederek baktı ve konuştu. ''Hevesini kırmak istemem ama... Görev için fazla yenisin. Hemen çıkartmazlar. En azından bir süre atış eğitimi alırsın.'' yüzüm anında düştü. Nasıl yani? o kadar eğitimin üstüne, bir burada mı eğitim görecektim? Hayır hayır hayır.

Olaya paldır küldür daldı Dilruba. ''Yani çaylaksın diyor sana kısaca.'' dedi ve elinde ki krem kutusundan biraz alıp, yüzüne sürdü. 

''Gelmiyorum yani?'' dedim inanamayarak. Hepsi dudaklarını 'öyle' der gibi büzdü. Oflayarak başımı sertçe yastığa attım. Gitmeliydim işte. Benim burada ne işim vardı? tuvalet mi temizleyecektim?

KANLI AYWhere stories live. Discover now