6. Bölüm

72 9 0
                                    

Sıra başka bir işteydi. Yorulmuştum ama para kazanmam için gerekiyordu. Şimdiden 8 won'um olmuştu. Köyü gezmeye başladım. Başka kime yardım edebilirdim?

Yolda yürürken yaprak toplayan ablayı gördüm hemen ona seslendim,
— Hey abla! Senin için yaprakları toplasam bana para verir misin?
Diye sordum. Abla merdivenlerin oradan bana baktı. Yavaş yavaş indi ve karşıma geçti,
— Peki, fazla olduğu için 5 won vereceğim ve bana bir daha abla deme.
Dedi. Kafamı sallayıp,
— Tamam, abla!
Dedim. Abla gözlerini devirip bana bir kaç tane poşet verdi ve bende merdivenlere çıktım.

Bir poşeti anca doldurmuştum ve Yeonjun'un önümden geçtiğini gördüm. Heyecanla,
— Hey, hey! Yeonjun!
Diye bağırdım. Yeonjun hemen bana döndü. Gülümsüyordum. Yeonjun ise şaşırmıştı,
— Ne yapıyorsun orada?
Diye sordu. Hemen sorusunu cevapladım,
— Yaprak topluyorum! İster misin?
Diye sordum. Bir yaprağı uzattım. Yeonjun kaşlarını çatıp,
— Onların çiğ yenmediğini biliyorum.
Dedi. Gülümseyerek elimi çektim ve yaprağı poşete koydum. Bir şehirliye göre zekiydi. Yeonjun,
— Neden topluyorsun?
Diye sordu. Duymazdan geldim. Para biriktirdiğimi söyleyecektim ve Yeonjun yine neden topladığımı soracaktı bu yüzden cevaplamadım. Yeonjun cevap vermediğimi anlayınca yavaşça uzaklaştı. Bende işime devam ettim.

Bir kaç saatin içinde işim bitmişti, belimde ağrımaya başlamıştı. Merdivenlerden indim. Poşetleri alıp evin kapısına yöneldim. Poşetleri yere koyup kapıyı tıkladım. Biraz sonra abla kapıyı açtı elinde 5 won vardı. Poşetlere baktıktan sonra parayı bana uzattı. Teşekkür edip evden ayrıldım.

~~~~~

Eve gidiyordum, yorulmuştum. Yarın devam edebilirdim. Yolda yürürken Yeonjun ile karşılaştım. Ne ara bu tarafa geçmişti? Ona selam verdim,
— Hey, Yeonjun!
Yeonjun bana döndü. Kaşlarını çatmıştı. Ellerini beline koyup,
— Benimle konuşmadığını sanıyordum.
Dedi. Sonra arkasına dönüp yürümeye başladı. Bakakalmıştım.

Onun peşinden koşmaya başladım. Yeonjun yavaş yürüdüğü için ona yetişmiştim. Elimi omzuna koydum ve Yeonjun sertçe arkasına döndü,
— Neden böyle düşünüyorsun Yeonjun?! Sadece işim vardı.
Dedim. Yeonjun aynı şekilde beklemeye devam etti. Aramızda uzun bir sessizlik oluşmuştu. Onun gözlerinin içine bakıyordum. O da benden ne zaman hoşlanmaya başlayacaktı, çok merak ediyordum. Yeonjun gözlerini benden kaçırıp,
— Pekâlâ, ben gidiyorum. Yarın görüşürüz.
Dedi ve yürümeye devam ettim. Onun yürümesini izledim.

Umudum neredeyse tükenmek üzereydi çünkü bana yakınlaşmaya hiç çalışmıyordu. Sanki zorunlu olduğu için benle konuşuyormuş gibi geliyordu. Bende evime doğru yürüdüm.

Kendimi koltuğa bıraktım. Babam beni izliyordu,
— Ne oldu, lan?
Diye sordu. Ona baktım. Üzgün olduğum belli oluyordu galiba. Babam konuşmaya devam etti,
— Yine aşık filan mı oldun sen?
Diye başka bir soru sordu. Gülmeye başladım. Babamda gülümsüyordu,
— Merak ettim, galiba onun için üzülüyorsun. Onun için üzülüyorsan baya aşıksın. Söyle bakalım. Kim o?
Dedi. Söylemeli miydim bilmiyordum. Çaresiz kalmıştım fakat en sonunda söylemeye karar verdim,
— Köye yeni gelen çocuk, Yeonjun.
Dedim. Babamın kaşlarını havaya kalktı. Düşündüğüm gibi şaşırmıştı,
— Oğlum, bir karar ver!
Dedi. Gülmeye başladım. O da haklıydı.

~~~~~

Uyandığımda saat 10'a geliyordu. Yataktan fırladım. Bu günde para kazanmam gerekiyordu. Üstümü değiştirdim ve hızla aşağıya indim.

Acelem vardı ve kahvaltıyı atlarsam bir sıkıntı olmazdı. Annem ve babama günaydın dedikten sonra kendimi dışarıya attım.

Tam kapıdan çıktığımda yan komşumuz ile karşılaştım. Elinde bir kaç tane poşet vardı. Birbirimize bakıştıktan sonra konuşmaya başladım,
— Nereye gidiyorsun?
Diye sordum. Adam beni cevapladı,
— Hanım elmaları toplamam gerektiğini söyledi.
Dedi. Gözlerim ışıldadı. Hemen malum soruyu sordum,
— Size yardım etsem bana para verir misiniz?
Adam biraz durakladıktan sonra tamam anlamında kafasını salladı. Birlikte bahçesine doğru yürümeye başladık.

Baya bir kaç tane ağaç olmasına rağmen elmalar çoktu. Hemen adamdan bir poşet alıp ağaca tırmandım.

Öğlene doğru işimiz bitmişti ve hava çok sıcaktı. Ağaçtan inip poşeti ağacın altında dinlenen adamın yanına bıraktım. Bende yere oturuverdim, yorulmuştum. Adam bana 4 won uzattı. Mutlulukla onu kaptım. Ayağa fırladım, adama teşekkür edip gittim.

Başka bir işteydi sıra fakat bu sıcak günde iş yapan insan yoktu. Güneş kafama geçmiş olacak ki başım dönmeye başlamıştı. Bir araba yavaşça geldi ve evin önünde durdu. Hemen oraya koştum.

Bir adam arabadaki kolileri indirmeye başladım. Sonra fark ettim ki bu dünkü köpekli komşumuzdu! Gülümseye başladığımda beni anlamıştı,
— Tamam, Beomgyu olur. Al şu kolileri evin önüne götür.
Dedim. Mutlulukla kafamı tamam anlamında salladım. Bir koliyi kollarımın arasına alıp eve doğru yürüdüm.

Bir kaç dakika sonra işimiz bitmişti. Adamla bakıştık. İç çekerek,
— Bana yardım et, bunları üst kata çıkarıp yerleştirelim.
Dedi. Gülümseyerek tamam dedim ve bir koliyi aldım.

İşim bittiğinde sırtıma bir ağrı saplanmıştı. Adam beklememi söyledi. Bende denileni yaptım. Adam elinde 10 won ile geldi. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Adam,
— Teşekkür ederim, dünden beri işlerimi yapıp duruyorsun.
Dedi ve bir şey dememi beklemeden içeriye girdim. Gülümsedim ve bende eve doğru yürümeye başladım. Dinlenmek istiyordum.

Yeonjun'un bahçesinin önüne geldiğimde sendelemeye başlamıştım. Başım çok fazla dönüyordu. Küçük adımlarla yürümeye devam ettim. Tanıdık bir ses adımı seslendi,
— Hey, Beomgyu! Bakıyordum da yine işler peşindesin.
Dedi. Sesin geldiğini yöne döndüm. Bu Yeonjun'du. Bahçesinin çitlerine yaslanmış gülüyordu. Bende gülecek enerji bile yoktu. Yeonjun bunu fark etmişti. Çitlerin üzerinden atlayıp yanıma geldi.
— İyi misin, Beomgyu?
Diye sordu. Evime ve Yeonjun'un evine baktım. Evim bir an çok uzak gibi geldi. Yeonjun'a,
— Başım dönüyor.
Dedim ve arkaya doğru sendeledim. Yeonjun beni yakaladı. Endişelenmişe benziyordu.
— Benim evime gidelim, Beomgyu.
Dedi ve yürümeye başladık.

Belki Seversin 🤨? | BeomJunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin