Asker Falan İşte /texting/

FİNAL

Selam...

Buraya gelmeyeli baya olmuş

Hepinizi çok özledim...

Ama koşmadan önce bölümü okuyalım

Keyifli okumalar📣

~~~

2 ay sonra...

Elimdeki , beyaz ve düz bir kesime sahip olan gelinliğe baktım. Üst kısmında parlak taşlar vardı ve etek bölümü tül gibi iniyordu. Hem sade hem zarif sınıflandırmasına girebilecek türdendi. Askılı bir model olduğu için rahat edeceğimi de biliyordum.

Yüzümdeki tebessümle gelinliğe baktım. Şaka maka üç dört saat sonra düğünüm vardı. Ben de şimdi düğünün yapılacağı sahilin otellerinin birindeydim. Burası bana özel olarak hazırlanmıştı. Çeşit çeşit gelin çiçekleri, her ihtimale karşı önceden beğendiğim gelinlikler ve kuaför ekipmanları odanın nerdeyse tamamını kaplamıştı. Odaya bakarken alaycı bir şekilde güldüm.

Bana bunlar çok gereksiz geliyordu. Aris'e özellikle çok abartı birşey istemediğimi söylemiştim hatta bana kalırsa aile arasında bir kutlama bile olurdu. Ama hem benim ailem, hem Aris'in baskılarıyla beni sahilde kalabalık olmayan bir düğüne ikna etmişlerdi.

Çok garip geliyordu herşey. Alt tarafı her zaman yaptığım gibi eğlencesine bir numara sallamıştım, şimdi ise oturmuş hangi gelin çiçeğini alacağımı düşünüyordum. Bana eskiden sorsalar kesin evde kalırım on tanede kedi alır hayatımı yaşarım derdim. Kendimi bile aşmış olmanın verdiği şaşkınlık üzerime örtünmüştü bugün. Yada belki kafamı dağıtan Aris'in düğüne iki gün kala acil görevinin çıkması da olabilirdi. Bana bu sabah otelde olacağını söylemişti ama daha haber yoktu. Korkuyordum. Onun tehlikede olmasını düşünme hissi hatta şuan bile çatışmada olabileceğini düşünme gerçeği ağır geliyordu. Aris yanımda değilken kafamı nasıl düğün hazırlıklarına verebilirdim ki? Onu düşünmeden tek saniyem geçmiyordu.  Beni derin düşüncelerin arasından çeken şey otel kapısının çalınması oldu.

Kafamdaki düşünceler dağılırken "Gel." diyebilmiştim.

Kapı bir hışımla açılırken Sima gülerek, içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. Elinde içinde elbisesinin olduğunu bildiğim fermuarlı askılık vardı. Beni baştan aşağı süzüp yüzünde ki gülümsemeyi yavaşca sildi.

"Sen daha giyinmeye başlamadın mı?" Sima'nın bakışları üzerimdeki efoşmana ve t-shörte değindi.

Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Daha ne bekliyorsun pardon?" Omuz silktim.

"Giyerim birazdan."  Sima oflayarak yanıma geldi. Elimdeki gelinliği kadife kırmızı renkteki koltuğa bıraktı.

"Sorun Aris değil mi?" Gözlerimi kaçırıp gelinliğin olduğu koltuğa oturdum. Dizlerime kollarımı yaslayıp avuçlarımla yüzümü kapattım. Yanıma bir ağarlık çöktü, Sima oturmuştu.

"Korkuyorum, Sima. Ona birşey olmasından, geri gelememesinden, onsuzluktan korkuyorum." Dedim boğuk çıkan sesimle. Saçlarımda hissettiğim dokunuşla Simanın okşadığını anladım.