❄²

223 31 156
                                    


Güneş batmadan önce yeryüzüne vuran turuncu rengindeki ışık ve hafif hafif esen rüzgarla birlikte savrulan taze yapraklar beyaz mermerden yapılma balkondan çok net görülüyordu. Çeşitli renklerdeki kanatlara sahip olan kuşların sesi de bu manzaraya eşlik etmeden olmazdı.

Kalçasına balkonun sütunlarına yaslamış adam ne suratına vuran turuncu ışıkla ne kulağının dibindeki kuşlarla ne yanağını sıyırıp geçen yapraklarla ilgilendi. Bir başkasının gözlerini alamayacağı, kulaklarını kapatamayacağı manzarayla ilgilenmedi.

Parmaklarının arasında tuttuğu kağıt onun için dikkate alınmaya değer bir şeydi. Gün batımını her gün görebilirdi. Kuşların sesini her gün duyabilirdi. Ama yüzünde oyunbaz bir sırıtmaya, ses tellerine durumu ne kadar eğlenceli bulduğunu gösteren bir kahkahaya neden olan bu kağıdı her gün görebilir miydi tartışılırdı.

Kağıdı özenle katlayıp odasına geri döndüğünde aldığı cevabı tekrardan hatırladı ve bir kez daha güldü. Hem övgü hem yergi dolu bu cevaba nasıl gülmezdi? Bir tüy ve mürekkep çıkarıp yeni bir cevap yazarken kendi kendisine mırıldandı.

"Ondan asil ve akıllı olduğum övgüsünü aldığım için sevinmeli miyim yoksa bana aptal dediği için üzülmeli miyim? Ne enteresan bir durumun içine düştüm ben böyle."

Kullanılmış tüyü kırıp çöpe attıktan sonra danışmanını çağırmak için üç kez masasına tıklattı. Kuzey Krallığı'nın ikinci prensinin alacağı mesajı bu kez nasıl bir surat ifadesiyle okuyacağını nasıl bir cevap alacağının merakıyla şimdiden yanıp tutuşuyordu.

...

Rin ise aynı saatlerde tekrardan bir mektup alacağından habersiz bahçede kahve içiyordu. Hava önceki günlere nazaran yumuşadığından bu fırsatı değerlendirmek istemiş, askerlere ok antrenmanı yaptırmak için ısrar eden Hiori'yi de buraya yönlendirmişti.

Rin'e kalsa kendisi gösterirdi lakin Hiori'nin Rin'le prens olmasının sorumluluğunun yeterince ağır olduğunu ve bazı şeyleri ona bırakması gerektiği üzerine yaptığı konuşma ona pek de fırsat bırakmadı. Bazen sağ koluyla mı konuşuyordu annesiyle mi bilemiyordu.

Böyle anlarda tanrının annesini almasının telafisi olarak Hiori'yi karşısına çıkardığı düşüncesi kafasında yankılanır, bu nedenle de Hiori'ye karşı çıkacağı varsa da yapamazdı.

Kahve fincanını bırakıp kitabından bir sayfa daha çevirdi. Yeni sayfada yazan satırların Rin'in aklından geçenlere cevap olarak yazılmış gibi olması Rin'in ince kaşlarını farkında olmadan havaya kaldırmasına neden oldu.

'İyi bir hükümdar huzuru sağlayandır. Ama huzurun ücreti yüksektir. Ücret ancak sıkı çalışmayla ödenebilir. Dingin bir kafa sıkı çalışmayı var eder. Dingin bir kafa ise dünyadan soyutlanıp nefes alınan o kısacık anlarda gizlidir.'

Şu anda oturup kahve içerek zaman kaybetmediğinden ve vicdan azabı duymaması gerektiğinden emin olabilirdi, harika.

Biraz olsun tatmin olmuş hissederken kahve fincanın kulpunu tekrardan parmaklarının arasına alıp fincanı dudaklarına götürdü ve kitabı masanın üstüne bırakıp karşısındaki manzarayı seyretti.

Hiori, her zamanki nazik ama bir o kadar da ciddi tavrıyla hedef vurmayı gösteriyordu. Nazik duruşu sayesinde yeni gelenlere hızlı bir şekilde sağladığı samimiyet de Rin'in bir başka gördüğü şeydi. Rin yapısı ve üzerindeki önyargı nedeniyle bunu Hiori kadar kolayca yapamıyordu.Büyük bir eksikliğini tamamlayan bir arkadaşa sahip olmak kutsanmayla eş değerdi.

Hiori, Rin'in onu dikkatle izlediğini hissetmiş gibi Rin'den tarafa dönüp ona gülümseyerek selam verdiğinde Rin de fincanını selamına karşılık vermek için havaya kaldırdı. Hiori'yi biraz olsun tanıyorsa şimdi mola verecek ve olan biteni anlatmak için yanına gelecekti.

mavi krizanteme külden mektuplar| rinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin