9

1.3K 209 50
                                    

"Sonra da yanağından öptüm. Az daha ölüyordum anasını satayım." Yattığı yerden elini uzattı ve Karina'nın saçlarıyla oynamaya başladı. "Ben sana onun da sana karşı hisleri olduğunu söylemiştim." dedi yorgun sesiyle. Kaç saattir olduğunu bilmiyordu ancak uzun bir süredir Karina'nın yatağında uzanıyordu. Yemekler yenmiş, anne babayla sohbet edilmiş ve birlikte Karina'nın odasına çıkmışlardı. "Senin neyin var peki?" dedi ojesini sürmeye ara verip yatağına kurulmuş Soobin'e şüpheyle bakarken.

"Ne olmuş?" omuz silkti. "Bilmem yorgun görünüyorsun." gülümsedi ve hafifçe kafasına vurduktan sonra Karina'nın küfür ede ede homurdanmasını dinledi. "Bir şeyim yok iyiyim merak etme."
"Paraya ihtiyacın varsa," Karina'nın ne söyleyeceğini anladığı an yüzü ciddileşti ve araya girip sözünü kesti. "Hayır Karina."
"Tamam tamam demedim bir şey, elini uzat."

Sorgulamadan saçlarını okşayan elini saçlarından çekti ve Karina'ya uzattı. Karina ise Soobin'in elini tuttu ve kucağına yerleştirdikten sonra oje sürmeye başladı. Bu sırada Soobin ise onu izliyordu. Karina ona göre fazlasıyla güzeldi. Tepesinde bağladığı dağınık ve saçma topuzu bile güzelliğine gölg düşüremiyordu. Komik biriydi ve yanında kendini oldukça rahat hissediyordu. "Ne oldu aşık mı oldun?" alayla kurulan cümleyi duyunca gülmesine engel olamadı. "Senin gibi çirkini ne yapayım?" ciddi olmadığını bildiğinden Karina da güldü ve ojeyi şişesine bırakıp Soobin'in saçlarını karıştırdı.

"Yeonjun'la nasıl gidiyor?" dedi tekrar oje sürme işine dönerken. Soobin'in ofladığını duyup gülümsedi. "Çok konuşuyor." diye mızmızlandı. Yorgunluğuna on kat daha yorgunluk eklenmiş gibi hissediyordu. Gözlerini tavandaki yıldız şekillerine dikti. Bu sırada Karina oje sürmeye devam ediyordu. "İyi de sen herkes için bunu söylüyorsun zaten." Karina'nın söylediğiyle bir süre ciddi ciddi düşündü. "Hayır söylemiyorum." dedi en sonunda bir sonuca vararak. Karina inanmadığını belli eden bakışlarla ona baktı. "Bana bile katlanamıyordun hatırlatırım." dedi gülerek.

"Hala katlanamıyorum." Soobin'in dediğiyle göz devirdi ve susması için dudağına vurdu. Tam o sırada komodinde duran telefonu çalmaya başladı. "Hueningkai arıyordur." Karina'yı onaylayarak kafasını salladı ve zor da olsa bir şekilde yattığı yerden kalkmayı başarıp telefonuna uzandı. Bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyor ve telefonuna umutsuzca bakıyordu. "Kimmiş?"
"Çocuk."

Karina güldü ve sesini kalınlaştırarak Soobin'i taklit etti. "Çocuk." Soobin elini kendi dudaklarına bastırarak susmasını işaret etti ve aramayı cevapladı. "En sonunda evi havaya mı uçurdun?" dedi gayet sakin bir ses tonuyla. "Ne zaman geleceksin?" sesi derinden geliyordu. Ya da fısıldayarak konuşuyordu. "Ne yapacaksın?"
"Camdan bir ses geliyor." cevabı alır almaz Yeonjun'un korkarak konuştuğunu anladı. "Dördüncü kattayız, ne sesi gelecek camdan?"

Yeonjun'un homurdandığını duyunca gözlerini devirip Karina'ya çaresizce baktı. O ise otuz iki diş sırıtarak Soobin'i izliyordu. "Ya hırsızsa? Ya da babamsa? Ya saldırırlarsa bana? Hırsız geldiyse ya kaçırırsa beni?" yanında duran yastığa bakıp onunla kendini boğduğunu hayal etti. "Farklı deneyimler işte." Yeonjun tarafından gelen kapı sesini duyunca kaşlarını çattı. "Odanda mısın?"
"Evet."
"Tamam uyu o zaman kapatıyorum."
"Soobin,"

Yeonjun'un sesi titrediğinde telefonu kapatmak için hareketlenen eli durdu ve yeniden kulağına yasladı. "Tamam." dedi Yeonjun'un bir şey söylemesine fırsat vermeden. Söylemesini beklemeye gerek duymamıştı çünkü ne söyleyeceğini biliyordu. "Yarım saate evde olurum."
"Dikkatli sür."
"Görüşürüz."

Telefonu kapayıp yatağa fırlattı ve ayaklandı. "Tırnakların kurumadı."
"Evden bekleniyorum ne yazık ki." Karina'nın imalı sırıtışını görünce yüzünü ekşitti ve omzundan yatağa ittirdi. "Yarın buluşuruz olur mu?" Karina itildiği yerden kalkıp saçlarını düzeltti ve kafasını salladı. "Yeonjun'a selam söyle." Soobin'in ekşimiş yüzünü görmekten keyif alıyordu.

28 reasons • yeonbinWhere stories live. Discover now