6. BÖLÜM

89 16 77
                                    

Önümüzdeki eski binaya baktım. Dışı sarmaşıklarla kaplanmış bu terkedilmiş iki katlı ev cinayetin işlendiği yerdi. Gece yarısı kafayı bulamadıktan sonra Jeongin'in bizi bir ipucu bulabiliriz diye sürüklediği o yer.

Jeongin önde hepimiz içeri girdik. İçerisi karanlıktı ama önümüzü görebiliyorduk. Sarmaşıklar kırık camlardan içeriye kadar girmişti ve her köşede örümcek ağları vardı. Üstünde yürüdüğümüz ahşap zeminin her adımda gıcırdaması da korkumu körüklüyordu.

Polis şeritleriyle işaretlenmiş bir kapı görünce herkes durdu. Jeongin bizi buraya getiren kendisi değilmiş gibi korkup geri çekildi,

"Önden buyurun."

Hyunjin gözlerini devirip zaten çoktan çürümüş kapıyı tekmeleyerek tek seferde açtı ve önden içeri girdi.

Oda belli ki önceden bir ofisti çünkü bir çalışma masası ve sandalye vardı. Masanın önüne de misafirlerin oturması için iki koltuk konulmuştu.

Herkes odayı incelerken masaya doğru gittim. Yerde bir şeyin üstüne bastığımı hissedince duraksadım ve ayaklarıma doğru baktım, yerde çerçevelenmiş bir çocuk çizimi vardı.

"Bu da ne?" Fısıldayarak konuşunca yanıma geldiğini fark etmediğim Hyunjin de resme eğilip baktı.

Resimde iki salıncak vardı, bir salıncakta bir kız öbüründe ise oyuncağa benzeyen bir şey oturmuştu. Bunu çizen çocuk ok çekip üstüne adlarını yazmıştı. Oyuncağın adı Emily'ydi.

Jeongin de gelip resme baktı sonra açıklamaya girişti, "Ölen kız hastaymış ve burada tedavi görüyormuş. Pek arkadaşı yokmuş, yanından ayırmadığı oyuncağı dışında."

"Bu duvar bir garip görünüyor." Minho'nun konuşmasıyla hepimiz ona döndük. "Hyunjin, dolabı itmeme yardım et."

Hyunjinle dolabı ittiklerinde duvarda bir boşluk gördük ama etrafı tahtalarla kapatılmış ve çivilenmişti. El ele verip tahtaları söküp çıkarttığımızda gördüğümüz şeyle donduk.

"Emily..."

"Üstündeki kan mı?"

Kapı sertçe kapanınca hepimiz irkilip o tarafta döndük. "Kız, yemin ederim kızı gördüm." Changbin şokla hareket etmeden konuşuyordu.

Jeongin'in çığlığıyla bu sefer de o tarafa döndük. "Emily gitmiş!" Artık hızlarına yetişemiyordum.

"Çıkalım, hemen çıkalım buradan!"

Herkes bağırarak koşmaya başlamıştı ama birinin çığlığı herkesinkini bastırdı. Hepimiz yavaşça o tarafa döndük.

"Yardım edin, bir şey beni tutuyor!" Sarmaşığa takılmış Jeongin'i görünce Changbin yanına gidip sarmaşığı eliyle kopardı, "Salak mısın Jeongin?"

Eğer gerçekten korkmuş olmasaydım buna gülebilirdim.

Açık alana çıktığımızda rahat bir nefes verdim, daha gece bile olmamışken bu macera fazlaydı.

"Oyuncağın olayı ne?"

"Birden kayboldu..."

Changbin sesini yükselterek Jeongin'e cevap verdi, "Sen bağırdığın için oldu!"

"Ne yani benim suçum mu?"

Minho bıkmış bir şekilde nefesini verdi, "Eve gidelim artık."

•••

Yere çöküp oturdum, yorucu bir gün olmuştu. Herkes pes etmiş görünüyordu ama kimsede bunu söyleyecek cesaret yoktu.

"Yok işte, kafası hiçbir yerde yok."

Re/Member | Hyunlix ✓Where stories live. Discover now