Bölüm 4 - Keko

44 4 1
                                    


Resmen tüm gece heyecandan uyuyamamıştım. Neyin heyecanıydı bu? Aşık olmuyordum değil mi??? Hem bir şeyler olsa da bu aşk olamazdı. Bu kadar çabuk olamazdı. Tüm gece bunları düşünüp durdum. Sabah duştan sonra hafif birkaç şey sürdüm yüzüme. Saçlarımı düzelttim ve dışarı çıktım. Annem bir şey sormadı bile. Berkan çoktan gelmişti, kapıda bekliyordu. 

''Günaydın güzellik''

''Günaydın, geç kalmadım ya?''

''Yok ya ben erken geldim. Hadi atla.'' deyip bana kask uzattı. Giderken eve baktım. Gizem pencereden kıskançlıkla bize bakıyordu. Kezban işte.

Berkan'ın beni okulun yakınındaki bir yere götüreceğini sanıyordum ama oldukça uzaktık okula. bir şey demedim. Motorda ona sıkıca sarılmış anın tadını çıkarıyordum. Lenslerimi unuttuğumu fark ettim. Neyse ki gözlüklerim çantamdaydı. Berkan beni zaten pek bilmediğim bir şehirde yine bilmediğim bir yere götürüyordu. En sonunda sordum. ''Nereye gidiyoruz'' 

''Seni kaçırıyorum. İtirazın mı var?''

''Eee evet çünkü bir buçuk saat sonra dersimiz başlıyor''

''Hayır başlamıyor. Babamın şirketten bir grup meslek seçimi için konferans verecek. Yoklama falan da almazlar. Her sene oluyor bu.''

''Ne? Bunun bugün olacağını biliyor muydun?''

''Dün gece babamdan öğrendim. Seninle olmak istediğim için yanı sabahı seninle geçirmek istediğim için söylemedim. Yani işte iptal edersin planı diye falan.''

''Anladım. İptal etmezdim.''

Berkan arkasına dönüp bana bakmaya çalıştı.

'' Heyyyy yola bak!!!''

''Ahahahaha sorun yok korkma canım.''

''Ee nereye gidiyoruz? Cevap vermedin''

''Gidince görürsün.''

Yaklaşık yarım saat daha sürdü yol. Sonunda gelmiştik. 

''Burası benim yalnızken geldiğim ev. Neden bilmiyorum ama bana seni hatırlatıyor artık.Buradayken hep aklımda sen oluyorsun.  Konuştuğumuz ilk gün buradaydım yine. Zaman geçirmeyi sevdiğim iki yer var artık. Bu ev ve senin yanın. O yüzden senin buraya gelmeni çok istedim.''

Bu çok tatlıydı. Evin bahçesinde birkaç ağaç, hamak ve kulübe vardı. İki katlı, küçük ve sıcak bir ev gibiydi. Bana eski evimizi hatırlatmıştı. Duygulandım. Her şey tatlıydı ama biraz hızlı değil miydi? O an bunu hiç umursamadım. Sadece aklımdan saliselik geçen bi düşünceydi.  Burası gerçekten de eski evimiz gibiydi.

''Efendim?''

Son cümleyi sesli söylemiştim. ''Eski evimi hatırlattı burası. Çok sıcak, çok güzel.''

''Beğenmene sevindim. Sanırım o yüzden seni hatırlatıyor. Güzel ve sıcak.''

Gülümsedim.

''İçeri geçelim hadi''

''Olur'' dedim.

Berkan bana evi gezdirdi. Her yerde onun eşyaları ve onun kokusu vardı. Odası çok güzeldi. Beklediğimin aksine oldukça düzenliydi. Üst kat tavan arası gibiydi burada da bir kanepe ve televizyon vardı. Ahşap tavan evi daha da tatlı hale getiriyordu. Alt katta onun odası, salon ve mutfak vardı. Amerikan mutfak oldukça küçüktü. Salonun ortasındaki piyano dikkatimi çekti. 

''Çalabiliyor musun?''

''Pek değil. Bu eski bir arkadaşımındı.''

''Anladım.''

''Oturalım mı? Sana bir şeyler hazırlayayım.''

Kahvaltı yaptık. Bahçe hafif esiyordu. Hava şansımıza çok güzeldi. Salona geçtik konuştuk, ailelerimizi, arkadaşlarımızı, hayatı... Saat onunlayken su gibiydi. Buna Berkan da şaşırmıştı. Bahçedeki kulübeye gittik orada oturmak istemişti. Oturduğumuz on dakika boyunca üşüdüğümü belli etmemeye çalıştım ama olmadı. 

Sonunda tavan arasına gittik. Üstüme şal aldım. Kanepede otururken ona ne kadar yakın olmak istediğimi, onun yanında ne kadar güvende hissettiğimi tekrar fark ettim. Berkan'a yaklaştım. Beni kolunun altına aldı. Göğsüne kafamı koydum. Göğsünün sıcaklığını yanağımda hissetmek, kalbini dinlemek beni ısıtmaya çoktan yetmişti. Saçlarımla oynamaya başladı. Ona daha sıkı sokuldum, sarıldım. Kalp atışının hızlandığını duyuyordum. Ne kadar olduğunu bilmesem de oldukça uzun bir süre öyle kaldık. Elini yavaşça yüzümde gezdiriyordu. Parmakları gözlerimde, saçımda. yanağımdaydı. Son olarak dudağıma geldi, yavaşça öptüm. Çenemi tutup kendine doğru çevirdi. Şimdi yüz yüzeydik. Nefesinin sıcaklığını yüzümde hissediyordum. Dudaklarım aralandı ve yavaşça öptüm onu. Kalın dudakları yumuşacıktı. Her şey o an mükemmeldi.

Ta ki Gizem Berkan'ı arayana kadar. Telefonun sesiyle doğruldum. Arayanın Gizem olduğunu görünce hem gerildim hem de sinirlendim. Gizem bizim nerede olduğumuzu merak ettiğini ve benim okula gelmemememden dolayı endişelendiğini söylüyordu. Berkan ne diyeceğini bilmeyerek bana baktı. Ben de bilmiyordum. Berkan benden haberi olmadığını ve arayacağını söyledi. Gizem'in buna inanmayacağını biliyordum. Onun Berkan'a ilgisi olabileceğini biliyordum. Çünkü Gizem bu. Erkek olsun yeter ona. Konu da ben olunca kıskanmıştı tabii. Berkana bunu anlattım. Şaşırmışa benzemiyordu. 

''Seni eve götürelim. Gizem'i ben hallederim''

''O nasıl olcakmış bakalım''

''Arkadaşlara söylerim dışarı çıkarız, onu da çağırırız. Ailen bir şeyler sorarsa okulda konferanstan dolayı yoklama alınmadığını söylersin. Zaten Gizem farklı anlatmışsa bile sana inanırlar.''

''Evet. Konferanstaydım Gizem görmemiş derim. Seni söylemişse de yani beni aldığını söylediyse  -

''Ben değildim de geç Elçin, ne olabilir sanki''

Eve dönerken tüm duyguları yaşıyordum. Berkan'a değer veriyordum, Belki de seviyordum ama emin olduğum tek şey üzülmek istememedi. Sonunda üzülmek, kırılmak istemiyordum. Bu daha önce de olmuştu. Bunlardan ders çıkarmıştım. Ama Berkan tamamen mantıklı düşünme yeteneğimi almıştı benden. Bi yandan Gizemi düşündüm, anneni babamı. Onlara yalan söylemek istemiyordum ama bunu anlatamazdım. Çok çabuk olmuştu bu. İleride annemle Berkan'ı tanıştırmak için sabırsızlanıyordum. Umarım her şey güzel olur.İçimden bunu defalarda diyerek Berkan'a daha sıkı sarıldım. 

tarcinkizWhere stories live. Discover now