7

201 17 30
                                    

bölüm 3,1k kelimedir ona göre okuyunuz doslar

artık gördüğünde içini korkuyla kaplayan koridorlardan yürümüştü Yunho sınıfa varmıştı. Sınıfta her zamanki gibi bakışları üstünde hissetmişti. Kafasını öne eğmiş sırasına geçtiğinde önünde olan arkadaşlarını fark etmemişti

"Yunho, iyi misin?"

"çok iyiyim" gözleri ona soru soran San'a döndüğünde endişeli bir yüz gördü. Kendinden nefret etti o an, ilk Wooyoung şimdi San.. yavaş yavaş zarar veriyordu onlara

evet, onlar bu konuyu hiç açmıyorlardı ama içten içe Yunho hakkında özelden yazıştıklarına emindi

"bugün çıkışta o kafeye gideceğiz"

"nasıl, dün gitmediniz mi?"

"hayır tabii ki!" San oturduğu masadan kalktı ve şapkasıyla kafasını örtmüş pembe saçlı gencin omzuna hafifçe vurdu "sensiz gider miyiz biz?" duydukları karşısında hem sevinmiş hem üzülmüştü. Arkadaşlarının ona bu kadar değer vermesi hoşuna gidiyordu ve kendini şanslı hissediyordu ama bir yandan da onun yüzünden gidememişlerdi kafeye

"gidelim" dün korkak tavırla kafeye gitmeyi kabul eden Yunho bu sefer kendinden emin bir cevap vermişti. Arkadaşlarım için bu kadarını yapmalıyım diye düşündü. San'ın suratına yerleşen gülümseye şahit olmuş ve bu onu da güldürmüştü. Önde oturan Hongjoong ve Yeosang birbirine bakıp şaşırmışlardı çünkü onun bu kadar net bir cevap vermesini beklemiyorlardı ama bir süre sonra onlarda gülmelerine engel olamadılar. Yunho o an içinden iki elim kanlı da olsa o kafeye gideceğiz diye geçirdi

"az daha geç kalıyordum amına koyayım!" birbirine bakan gözler bu sefer kapıdan içeri girmiş nefes nefese kalmış olan siyah saçlı gence döndü, Wooyoung okula son 1 dakika kala girmişti "nasıl koştuğumu bir bilseniz!" nefes alışverişlerinden zar zor kurdu cümleyi.

San bir dakika kaldığını fark ettiğinde geç kalıyorum diyip Yeosang'ın bir yanağından makas alıp sınıfın kapısına doğru yol aldı ama Wooyoung ona çelme takınca biraz sendeledi "orospu çocuğu"

"anamı işe karıştırma lan" ikili birbirine sataştıktan sonra San sınıftan çıkmış Wooyoung ise yerine oturmuştu

"bugün çıkışta kafeye gidiyoruz"

"işime gelir evde iş yaptırıyorlar bana, gitmek istemiyorum"

"bir kere de hayırlı evlat olsan şaşarım" siyah saçlı çocuk çaprazında oturan Hongjoong'a dil çıkarıp göz devirdi

"onu boşverinde" Yeosang'ın konuyu değiştirmesiyle tüm gözler ona döndü "Mingi'yle ne konuştunuz?"

"harbi lan ne oldu o işe?"

"yüz yüze konuşalım dedi"

"ne alaka şimdi?"

"bu işin içinden bir şey çıkacak ama hadi hayırlısı" Hongjoong içine bir kurt düşürmüştü Yunho'nun. Mingi'den çok beklenilecek bir hareket değildi ama onun için bu kadar çaba göstermesi de biraz saçma geliyordu ona

--------

"hadi Yunho, biraz bizimle burada duracaksın sadece" elinden geleni yapsa da Yunho kendini insan içindeyken tuhaf hissediyordu. Bu sefer ona bakan insanlar yoktu ama neden bakmadıklarını da gayet iyi bir şekilde biliyor, hatırlıyordu

"bilmiyorum Wooyoung, sınıfa geçsem daha iyi olabilir"

"saçmalama, nereye kadar kaçıcaksın?" bu sözleri dün Mingi'den duymuştu, fark etmeden kaçıyordu insanlardan. İki elimi yüzüne koydu biraz ovaladı "bilmiyorum, kahretsin" bu sözleri fazla umutsuzca söylemişti ki arkadaşlarının hepsi susmuş ona bakıyordu. Yunho ellerini yüzünden çekti hepsine teker teker baktı, kalbine bir ağrı girdi, yük oluyordu onlara

hi, yungi Where stories live. Discover now