27.

108 20 6
                                    

Yine labaratuarımda yalnız bir gün. Artık her gün aynı geçiyor sanki, Legolas'ın geldiği gün hariç, gideli iki gün oldu. O gittikten sonra yine her gün eskisi gibiydi, Steve'in dediği gibi, galiba ben ekibi özledim. Ne kadar inkar etsemde ekibi bir arada görmeyi özlemiştim. Ama daha çok özlediğim tek şey, benim koca popolu sevgilimin okyanus mavisi gözleri.

"Efendim,akşam yemeği vakti geldi. Sipariş vermek ister misiniz?"

Daldığım okyanustan beni çekip çıkaran şey, Jarvis'in robotik sesi olmuştu. Saat yedimi olmuştu? Ne çabuk.

"Erişte sipariş et."

"Beş yıldızlı bir Çin restorantından mı olsun, yoksa her zamanki üç yıldızlıdan mı olsun efendim."

"Hah Jarvis, her zaman o restorantı seçmemin bir nedeni var. Yıldızları kim takar, Lee'nin yeri her zaman en iyisidir. Aksini iddia eden, etmesin."

"Emredersiniz efendim."

"Emredersiniz, emredersiniz başka bir şey bilmez misin sen!?"

Kısık sesle söylediğim şeye Jarvis'ten bir yanıt gelmemişti. Duysaydı yanıtta verirdi de neyse.

"Hım, Jarvis sende tuhaf bir koku alıyor musun?"

Kokuyu takip ettiğimde benden geldiğini anladım. Üzerimdeki t-shirte yağ damlamıştı, ne yağı olduğuysa tartışılır. Yağ damlayan yeri burnuma götürüp kokladım, ve koklamamla yüzümü buruşturmam bir oldu.

"Iyy, motor yağı bu."

Duş alma günüm yarındı ama bu kokuyla yarına sağ çıkar mıyım, emin değilim.

"Jarvis, ben duşa giriyorum. Sipariş geldiğinde salona bırakmasını söyle!"

"Emredersiniz efendim."

Emrinede sanada...

~~~

Duştan çıkıp salona doğru gittim. Bir yandan elimdeki havluyla saçımı kuruluyordum. Siparişler söylediğim gibi salondaki sehpanın üzerindeydi, havluyu bir kenara atıp koltuğa oturdum. Uzun kollu t-shirtümün kollarını yukarı doğru çektim ve bir erişteyi önüme çekip kutuyu açtım.

"Bay Stark, Happy Hogan'dan üç cevapsız aramanız var efendim."

Tam erişteyi yiyecekken Jarvis'in söylediği şeyle kaşlarımı çattım.

"Neden daha önce söylemedin? Üç kez arayan her kimse önemlidir dememiş miydim ben!"

"Evet efendim ama 'duştayken beni sakın rahatsız etme' demiştiniz."

"Hazır cevaplık yapmada Happy'yi ge-

" Efendim, Bay Hogan'dan aramanız var."

"Aç ve hoparlöre al."

"Happy ne o-"

"Alo, Bay Tony'lemi görüşüyorum?"

Salonu bir kadın sesi doldurduğunda oturduğum koltukta dikleştim.

"Evet benim."

"Bay Tony, numaranız Bay Hogan'ın telefonunda acil aramada olduğu için sizi arıyorum. Bay Hogan şuan hastanede."

Hastanede olduğunu duyduğumda hemen ayağa kalktım. Neden hastanede olsun ki? Yediği bir şeydenmi zehirlendi? Veya sadece bayıldı? Happy çok korkak biridir.Evet, başka ne olabilirki?

"Bay Hogan saldırıya uğradı efendim. Şuan amilyatta. Hastane-"

"Geliyorum."

Telefonu kapatıp hızla kapıya gittim. Ayakkabımı giyip üzerime sweatimi aldım ve hızla garaja doğu gittim.

"Jarvis garaj kapısını aç."

"Emreders-"

"Sus be!"

Hızla arabaya binip kulaklığımı taktım. Navigasyonda hastanenin yeri belirdiğinde arabayı çalıştırıp garajdan çıktım. Umarım iyisinir Happy.

Umarım.

~Distance Love ~ ୧Stony୨Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum