Özel Bölüm-4

1.7K 181 300
                                    


"Baba, bu kadar makyaja gerek var mıydı?"

"Var. Rujunun rengini beğenmedim, onu değiştirelim."

"Hangi tonlarda istersiniz?"

"Ya kuaför abla, makyajı bana yapıyorsun. Niye babama soruyorsun da bana sormuyorsun?"

"Kırmızı, pembe gibi olsun ama gergedan götü gibi olmasın. Göz makyajı da çok ağır olmasın."

"Peki."

"Amına koyayım, hayalet miyim ben?"

"Changbin, git tıraş ol."

"Tamam bebeğim."

"İsyan edeceğim az sonra. Yaptırmayacağım makyajı, oh olacak."

"Far çok koyu oldu. Biraz daha açık, simli olsa daha hoş olur."

"Siz nasıl isterseniz."

"İsyanımı bile dinlemiyorlar ki. Baba, bari nasıl evlendiğinizi anlat da şu eziyeti çekerken birazcık olsun eğlenelim."

"Peki. Evlilik teklifi şöyle oldu. Ben Changbin'e küsmüştüm. Daha doğrusu ayrılıp her yerden engellemiştim. Sonra..."

(22 yıl önce)

Changbin'in beni tekrar aradığını gorünce sessize almak yerine telefonumu kapattım. Daha arasın da göreyim.

Felix'in de telefonu çalmaya başlamıştı.

"Ulan bu beni de arıyor."

"Changbin mi?"

"Evet." Elinden telefonu çekip aldım ve onun telefonunu da kapattım. "Ya sen neden küstün buna?"

"Tanımadığım biriyle mesajlaşıyordu. Bir şey sordum, tersledi. Ben de 'ayrılıyorum senden' dedim, çektim geldim."

"İyi ettin. Öküz bunların hepsi, öküz."

"Tabii ki iyi ettim. Ona az bile."

"Jeongin!" Dış kapıdan gelen bağırma sesiyle göz devirmiştim. Beni bulamasın diye Felix'in evine gelmiştim ama bulmuştu öküz! "Jeongin, aç kapıyı!"

"Lan bu sarhoş galiba. Baksana sesine. Bu sabaha kadar bağırır burada, gidip bir baksak mı?"

"Sen bekle, ben bakıp gelirim."

"Jeongin!" Kapıyı açıp yerde oturan Changbin'e baktım.

"Ne istiyorsun?" Ayağa kalkmaya çalışmıştı ama yere düşmüştü. "Zil zurna sarhoşsun, kaç duble içtin sen?"

"Siktir et onu bunu. Yanımda gel de öpeyim biraz."

"Ha sen olayın farkında değilsin galiba. Ayrıldım ben senden, bitti yani. Hâlâ öpücük diyorsun." Başını duvara yaslayıp baygın gözlerle bana baktı. "Ne var?"

"Ne yaptım yine?"

"Hatanın da farkında değilsin yani? Ne güzel." Tam kapıyı kapatacağım sırada eliyle kapıyı tuttu. Kapatmaya çalışmıştım ama olmamıştı. Ya ne diye bu kadar güçlüsün? Pes edip kapıyı geri açmıştım.

"Jeongin, seni seviyorum."

"Siktir git artık." Cebinden bir yüzük çıkarttığında kaşlarımı çatmıştım.

Ulan Göt / JeongbinOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz