Selma Alık

20 5 0
                                    

Herkesin hayatında bir dönüm noktası olmuştur belki en genç yaşında gençliğine yeni girmiş bir genç kızken veya bir delikanlıyken.Benim dönüm noktam Ömerdi,namıdeğer Ömer Kızılarslan Uzkaya şirketinde Ahmet Uzkaya ile ortak zengin ve bir istanbul beyefendisi olarak gördüğüm yalan.
Ömeri sevdim şirkette bir temizlikçi ve şirketin ortağına aşık olmuştu bir köylüye niye baksındı ama benide kendi gibi yanılttı beni sevdi ihanet etti belki ama sevdi çok sevdi buna inanıyorum yada kendimi kullanıyorumdur hiçbir zaman anlayamadım.
Babamın köylü aklı görücü usülü ile evlenmeye yatar zamanla seversiniz kafasındaydı ama ben öyle değildim ben şehire taşındığımızdan beri düşüncem zihniyetim herşeyim değişmişti.
Çocukluk hayli hep kafamda kendimi hamile olarak kazırdım anne olmak,annelik yapamamıştım.Ben annem gibi çocuğuma sahip çıkamamıştım ben evladıma yetmemiştim.Annem ölerek babamın cehennem ateşinden kendini cennetin serin sularına bırakmıştı ama giderken beni yangına sürüklemişti hiçbirşey demeden ölmüştü beni yetiştiremeden intihar ederek ateşten ateşe attı kendini ama kurtulmuştu diğe tarftada nerde olduğu benim umrumda değildi ki dua bile okumuyordum kendni kurtarıp kendinden bir canı yem olarak attı.

Ömerle evlenmeden önce

"Ömer yanlış yapıyoruz"diyerek Ömeri yitmeye çalıştım fakat ne duruyor ne de bir milim kıpırdıyordu ben böyle şeyler sevmezdim evlenmeden olmazdı.
"Bırak Selmam en büyük yanlışımız küçük bir doğru etsin"
"Bırak tek yanlışım,yanlışımız bu olsun"on dokuz yaşındaki bir kız her ne kadar büyük sayılsada oda bir evlattı oda bir çocuktu.

1 ay sonra

"Selmam zeytin gözlüm iyimisin"Ömerin sesindeki endişeyle kafamı tuvaletten kaldırıp kafamı tuttum midem çok kötüydü hiçbirşey yiyemiyordum."Değilim Ömer"diyerek tuvaletin kapısı açtım ve tuvaletin içinde neden olduğunu bilmediğim tabureye oturdum."Ömer korkuyorum"
"Niye zeytin gözlüm"diyerek pis gözleriyle bana bakıyordu başka kadına baktığı gözlarle.
"Senden evladımı koruyamam diye sen ve Ebrudan koruyamam diye Ebru'nun karnındaki bebeyi biliyormu Salih karısı ve kardeşinin bir çocuğu var peki sen biliyormusun karnımdaki bebeyi hayır"
Söylediklerimle Ömerin kaşları anında çatılmış ve galiba bağırdığım için sinirlenmişti çünkü kolumu tutmuştu ve çok fazla sıkıyordu.
"Sen kimsin ya sen kimsin"diyerek yüzüme doğru eğildi."Annenin gelinim diye sevdiği çocuğunun annesiyim ikisi yettimi daha sayayim mi ha birde şey var Ebru'nun eltisi"
Ömer bana daha çok yaklaşıyordu korkuyordum.
"Ebru bebeğimizi Salihle büyütecek sonrada siktir olup gidecek"insan kendi evladına başkasının bakmasına nasıl izin verirdi aklım almıyordu bu nasıl bencillikbu nasıl görmemişlikti.
"Ebru'nun kocası var hiçkimse bir bok anlamaz ya senin baban sana ne yapar düşündün mü birkaç ay belki birkaç hafta sonrasında karnın büyüyecek görecekler dokuz ayı bir odada geçirmek nasıl olur dikkat çekmsemi"
Diyerek suratıma doğru fısıldamaya devam etmişti suratındaki samimiyetsiz gülümseme hiçbir şekilde gitmiyordu.
"Yani ne demek istiyorsun anlamadım"diyerek merak ettiğim soruyu ona yöneltmiştim."Benimle evlen sama hayatı yaşatim yada babanın cehennem ateşinde dayak yiye yiye babanın elinin altında büyür evladınıda büyütürsün"
İki tarafta bana acık çektiriyordu hayatı yaşatıcam demesi hergün karı kıza gidip bana gerçek hayatın görünmeyen yüzlerini gösterecekti bu düşünceler yüzümde acı bir tebessüme yol açıyordu. Ömeri seçmek zorundaydım gebe halimle çalışamazdım çocuğumun sokaklarda dilenmekle kuru ekmekle büyümesini istemezdim."Kabul amma bir şartım var"dediğimde yüzündeki sırıtış solmuştu.
"Şart yok evladıma yetecek kadar para veririm sana da iki kuruş yeter"şartımda buydu ya evladıma yetsin ben iki lokma iki kıyafetle yetinirdim.

...

Dönüm noktam dediğim gün hastalıkta sağlıkta sorusuna evet dediğim gün ve daha fazlası...
Kendi evinde temizlikçi olarak yaşamak ağır gelmiyordu insan bir süre sonra alışıyordu ama kocanın başka kadınla senin ve evladınızın olduğu eve gelmesi hem dini hem resmi nikahlı karısından yemek beklemesi meyve sunumu beklemesi süslü yatak beklemesi insanı hiç olmadığı kadar gurursuz hissetiriyordu kalbini yakıyordu hayattaki yaşam sevincini alıyordu.
Ömer Kızılarslan bugünde yapmıştı yapacağını gene bir kadını koluna takmış getirmişti zil zurna sarhoş oldukları kilometrelerce uzaktan belli olurdu.Bende sefil halimle merdivenleri siliyordum gıcık adam ne süpürge nede vilada almamıştı.Ömer ve yanındaki pis kadın yanımdan geçerken kadın ayağındaki topukluyla kovadaki suyu üstüme doğru yitip gitmişti.Ömer kadına göre daha çok sarhoştu veya kadın ilaç falan vermişti neden olmasındı.Ömerler yavaşça yukarı çıkarken üstüm ıslandığı için üşütmemek adına odama inicektim bastığım bir adımla merdivenden kaymam bir olmuştu son kez hatırladığımı gerçek hizmetçimolarak çalışan Gülisar ablanın ambulansı arayın diye bağırması ve beni elim bacak aramdaki ıslaklıka gittiğinde elime bulaşan kanla gözlerim kapanmıştı.
Gözlerimi açtığım an gözyaşlarım birikmişlikleri bıraktı doktorun ne zaman gelip başınız sağolsun dedi ne zaman gitti ne zaman sakinkeştirici yaptılar hiçbirşey hatırlamıyordum.
"Kendine geliyor"Gülizar ablanın sesiyle kendime tamamen gelmiştim nolmuştu bana başınız sağolsun beynimde yankılanan sesleri duymamak adına kulaklarımı kapattığımda yankılanan ses daha da artmıştı.Minik bebeğim benden gittikten sonra Ömerle kavgalarımız başlamış üstüne artmıştı bu beni üzmüyordu aksine Ömer'in sinir krizi geçirmesini zevkle izliyordum.Yavaş yavaş olmayan evliliğimizin bağları kopuyordu çok mutluydum bu pisikopattan kurtuluyordum.

...

Ömerle boşanmış ve başka bir ülkeye yerleşmiştim kafamı dinliyordum hayatım düzene giriyordu yavaş yavaş bebeğim benden gitmişti ama ruhum hala bedenimdeydi ve ben yaşamaya devam etmeliydim.

KARANLIĞIN ESİRİOnde histórias criam vida. Descubra agora