Kırık Alarm

471 25 1
                                    

En sonunda dayanamayıp alarmı kırdım. Sesi başlarda ninni gibi geliyordu ama yavaş yavaş o ses beni çıldırtmaya başlamıştı.
Annem odaya geldi. İlk olarak bana baktı sonra yerdeki paramparça olan alarma. Yüzünde hafif bir sinir hemen sonrasında ise ufaktan bir gülümseme oldu. Doğrusu çok şaşırmadım. Alarmı kırdığım gibi anneminde beni kırıp paramparça edeceğini düşünmüştüm. Çünkü kırdığım ilk alarm değildi. Sürekli bana ''Bir daha böyle olmasın. '' der, bende kısık bir sesle'' Tamam anne, bir daha yapmam. '' derim. Ama sürekli yaparım.
Annemde bana zamanla alışmıştı zaten, artık her gün bir alarm alarak eve geliyordu. Her zaman söylediği klasik cümleyi söylerdi. '' Bak bu son alarmın.'' Doğrusu halâ annemin bana niye yeniden alarm aldığını çözmüş değilim. Annemin yanına gittim ve anneme şu soruyu sordum: '' Anne aldığın tüm alarmları kırmama rağmen neden bana yeniden alarm alıyorsun? '', '' Sürekli kıracağımı bildiğin halde neden bana 'Bir daha yapma' diyorsun? '' Annem cevap vermedi, sustu. Gözlerimin içine baktı. Gözleri dolmaya başladı, en sonunda kendini tutamayıp ağladı. Aklımda bir sürü soru işaretleri oluşmaya başladı..
Annem ağlarken bana bakıp tebessüm ediyordu. Ellerini yüzüme getirip, beni okşamaya başladı. Bende ellerimi annemin gözüne götürerek, göz yaşlarını silmeye başladım.
Midem açlıktan zil çalıyordu. Bunun annem bile farkındaydı. Annem yemek yapmaya başlamıştı. Ben de elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim.
Musluğu açtım, aynaya baktım. Gözlerimi aynadan hiç ayırmadım. Annemin bana mutfaktan seslendiğini duyabiliyorum. '' Gel hadi yemek hazır. '' Ama aynaya bakmaktan kendimi alamıyorum. Sanki ben aynanın içindeydim, veya benim bir ikizim vardı ve oda bana bakıp, benim yaptığım hareketlerin tam tersini yapıyordu.
Eğer ben tek olsaydım aynaya baktığım zaman, aynada yüzümü değil sırtımı görürdüm. Veya eğer ben kendime vurduğum zaman aynadaki kişi kendisine vuruyorsa; Ben aynaya vurduğum zaman aynadaki kişininde bana vurması lazımdı.
Ama ben tek değilim. Benim bi eşim ve benzerim var veya benden bir kişi daha var eminim bundan ben. Hissedebiliyorum bunu. İçimde bi yerde o. İçimde, en içimde.
Ama içimin neresinden? Sadece aynaya baktığım zaman içimden çıkıyor. Başka yoluda olmalı. Ama o yol ne? Buldum. Ya onu hiç çıkartamam lazım yada özgür bırakmam lazım. Çıkarmamak için tek bi yol var, aynayı Yok etmek. Yaptığım en iyi şey bu benim. Kırmak. Paramparça etmek. Alarmı yaptığım gibi. Arkadaşlarımı, dostlarımı kardeşlerimi kırdığım gibi..
Gözümü kapattım. Ama o aynadan belkide beni izliyor. Bundan emin olmam lazım. Yavaşça, hiç belli etmeden tek gözümü görebileceğim kadar açtım. Baktım, evet evet o beni izliyor. Gözümü açtığım gibi kapattım.
Elimi yumruk atmaya hazır hale getirdim. Yumruğu aynaya doğru götürdüm. Ve o en iyi yaptığım kırma işini bir kez daha yaptım. Gözümü açtım. Ama o aynayın içinde. Paramparça olmuş ama gitmiyor. Kimse gibi değil. Kırılınca gitmiyor. Bu beni etkileyip, büyüledi. O an bir şeyi farkettim. ''Kırdığın zaman kırılırsın.'' Elim ve ayna buna en iyi örnekti.
Ya bu da herkes gibi bir gün gidecekse? Beni benimle bırakacaksa? Nasıl inana bilirdim ki ona? Bu aynadaki kişi benim son umudumdu. Gitmeyeceğini düşündüğüm son kişiydi. Aklımda bir şey var. Aklımdaki şeyi yaptığım zaman, onu kaybedersem? O da giderse ya?
Ama yapmak zorundaydım. Derin bir nefes alıp tüm cesaretimi topladım. Lambayı kapattım. Sonra aynaya baktım. Gitmişti. Hiç şaşırmadım,gittiğine. Lavabo kapkaranlık oldu. Sadece açık olan musluktan gelen su sesini duyuyordum. Biraz su sesini dinledikten sonra lambayı açtım. Lavabodan çıkarken, annemin sabahtan beri beni yemeğe çağırdığını farkettim.
Lavabodan çıktığımda yere damlayan kanı ve ellerimi görünce, çok kızdı. Oldukca sinirlenmişti. Hiç güneş görmeyen karanlık odaya kendimi attım. Ve ordan hiç çıkmadım. Annem yemek getiriyordu ben ise yemek yemek istemediğimi söyleyerek annemi geri yolluyordum.
Odada bulunan bozuk musluk ise benim ölmememi sağlıyordu. Bozuk musluktan akan su damlası benim tüm ihtiyacımı gideriyordu. Duvarlar ise zamanla, tırnaklarım ile kazınmıştı. Annemin ağlama seslerini her gün duyuyordum. Babam ise eve geç saatlerde geliyordu. Bayramdan bayrama görüyordum sadece. Artık görmüyorum bile. Odanın içinde ne yaptığımı ben bile bilmiyordum. Zifiri karanlıkta gözüm hiç bir şey görmüyordu. Sadece bozuk musluktan gelen su sesini duyuyordum. Sesi takip edince musluğa ulaşıyorum. Ama artık su akmamaya başladı. Buradan çıkmam lazımdı. Kapıyı açtım dışarıya bir adım attım. Karanlığa alışmıştım. Beni artık aydınlık korkutmaya başlamıştı..
Karanlık odanın lambasını açtığımda tuvaleti, yazdığım yazıları, çizgileri, ilginç resimleri ve tırnaklarımın ucundaki kanları görünce gülmeye başladım.
Bir alarmı kırmanın beni böyle paramparça edeceğini hiç düşünememiştim..

Bir Şizofren..Where stories live. Discover now