Yara

105 4 0
                                    

Dur bir dakika bu kızı kendime mi aşık etsem? Anormal insan olmak kadar zor değildir. En fazla ne kadar zor olabilir ki?

Kız zaten benden etkilenmişti. Sırf bu hemşirelerden doktorlardan kurtulmak için birisini kullanmak istemiyorum bir yandan. Ama ne yapabilirim. Çaresiz bir çarem var onu kullanmam lazım.

Herşey iyi güzel de, ben bu kızı kendime nasıl aşık edecem? En iyisi herşeyi akışına bırakmak lazım. Kızla oturup muhabbet etmeye başladık. Her gün beraber zaman geçiriyoruz.

Zamanla birbirimizi daha çok tanımaya başladık, bir çok ortak yönlerimizin olduğunu keşfettik.
Mesela kız ismini bilmiyor, benim gibi. Nefes alıyoruz, konuşuyoruz, gözleri oynuyor. Göz kapakları açılıp açılıp kapanıyor.

Ben kıza, "gözlerin hareket ediyor" diyince "seninde gözlerin hareket ediyor" dedi. Nezaketen mi dedi yoksa gerçekten öyle mi bilmiyorum.

Kız çok güzel konuşuyordu. Ben ise kendi konuştuklarımı anlayamıyorum bile. Ben kendimi anlamıyorken kız beni nasıl anlıyor acaba.

Kızla konuşurken uzaklara doğru dalmıştım. Bana neyin var diye sorduğu zaman hiç bir şeyim yok derken çok ciddiyim. Cidden hiç bir şeyim yoktu. Sadece bir ruh hastasıydım. İnanın başka hiçbir şeyim yoktu. Karnım acıkmaya başlamıştı yemek zamanı da gelince kızla beraber yemekhaneye indik. Kadınlara nazik davranılması gerektiğini biliyordum. Ama bunun için ne yapacağımı bilmiyordum. Yemeği alıp masaya geçince kaşığımı pilavla doldurup kızın ağzına gömdüm. Ona yemek yedirdim işte nazik bir davranış değil mi ? Neden bağırdı ki ? Sonradan pilavın çok sıcak olduğunu söyledi. Haklıydı ve beraber güldük. Canını yakmama rağmen bana küsmemişti , kimse gibi değildi.

Günümün çoğunu onunla geçiriyordum. Akşam yatma vakti geldiğinde hemşire yine geldi. Öcü gibi görünüyordu. Suratı mahkeme duvarı gibiydi iğnemi yapıp gitti. Benliğimi değiştiriyordu ama olsun. Sanırım ona alışmıştım.Yatağa geçtiğim de hayata dair herşeye isyan ettim.Allah kahretsin ki kimse beni anlamıyordu tek anlayan oydu. Bunları düşünürken uyuyakalmışım.

Sabah uyandığım da masanın başında bir papatya vardı. Sevinçten deliye dönmüştüm.Daha önce kimse bana papatya vermemişti. Aslında kimse çicekte vermemişti, ama olsun. Odasına gidip teşekkür ettiğimde, verdiği cevap karşısında hayretler içerisine düştüm. Papatyayı masaya o koymamıştı. Peki ya o koymadıysa kimdi? Hemşirenin koyacak hali yoktu ya. Yoksa bu bana hastalığımın bir oyunu muydu? Ama papatya elimdeydi ve ben bunu hissediyordum. Emin olmak için ona da sordum. Elimde papatya var mı? Evet anlamında başını salladı. Anlaşılan yeni bir hayranım vardı. Yoksa aman tanrım! Beni merdivenden aşağıya iten o muydu. Ama neden bana önce zarar vermek istesin sonra da masama papatya bıraksın ki? Ben de dahil burdakilerden mantıklı birşey beklenmez ki.

Pencereyi açtım, mis gibi bahar kokuyurdu. Birden bir sesle irkildim.İçeriden bağrışma sesleri geliyordu. Bu onun sesiydi. Hemen dışarı fırladım. Çıkarken bacağımı masaya çarptım,bacağım kanıyordu ama hiç hissetmiyordum. Gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Kimse yoktu. Olmayan sesler duyuyordum. Burada daha kötü olduğumun kimse farkına vamıyordu. Kesin karar verdim. Burdan kaçacaktım. Ama yanlız başıma değil,onu da alacaktım. Ya ne kadar saçmaydı hayatım. Bir adımın olduğunu biliyordum,ama ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Belki adım bile yoktu. Ama yanıma gelen hemşire bana "küçük bey " diye sesleniyordu. Bende sanki adım buymuş gibi karşılık veriyordum.

Hemşire, bacağın kanıyor bir yere otur yarana bakayım dedi.

Aptal bir hemşirenin bana yardım edip, yaramı sarması güzel bir şeydi tabikide. Kötü olan kısmı ise sadece fiziksel yaralarımı sarması. İçimdeki yaraları saramıyor belki de içimden yaralardan bile haberi yok.

İçimdeki yaraları sarmıyorsa, neden hemşire oldu ki?
İçim deprem enkazından kurtulmuş fakat ölmek için yalvaran bir zavallı. Ah be zavallı, enkazdan kurtuldum diye sevinip ölmek için ağlaya ağlaya yalvaran çaresiz birisin şimdi.

Bir Şizofren..Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang