22. Bölüm: Korku

985 76 42
                                    

Selam, askolar 🧚🏻‍♀️ Umarim iyisinizdir ve seveceginiz bir bolum olur.

Iyi okumalar🧚🏻‍♀️
.

Duyduğum şeyle gözlerimi kırpıştırdım. Boynumdaki sızı hâlâ varlığını belli ederken yutkunarak dudaklarımı araladım.

"Nasıl yani? Sen..." Kafasını salladı gülümseyerek.

"Tamamen bağlanmak istiyorum sana, Jungkook. Sadece seni istiyorum. Sensiz bir gelecek rengi olmayan bir dünya gibi. Hayatım boyunca hiçbir şeyi bu kadar istememiştim." Gözlerim dolu dolu olurken dudaklarına yaklaşıp uzun bir öpücük bıraktım ve titreyerek geri çekildim.

"Lütfen, yap, güzeller güzelim. Bizi bir yap." Gözlerim sarı renge dönerken kokusunu derince soludum.

"Alfam." Diye fısıldadım. Dişlerim boynuna sürtündü. Ellerimin altında kasılan ve titreyen vücudu beni mahvediyordu. Dişlerimi sonunda boynuna geçirdim.

"Ah, Jungkook!" Dişlerimden akan sıvı kanına karışırken hissettiğim yoğun haz ve acıyla inledim, yavaşça dudaklarımı ayırdım. Elini kalbime koydu, aynısını yaptım. Kalbimiz bir atıyordu.

"Seninim." Diye mırıldandı.

"Seninim." Diye tekrarladım. Aynı anda nefes alıyorduk. Bu... Inanılmaz bir şey. Beni kucağına çekip dudaklarıma asıldı. Istekle karşılık verip karnının üstünde sürtündüm.

"Nasıl bu kadar nefes kesici olabilirsin? Şu gözlerindeki parlaklık... Tanrım, kafayı yiyeceğim." Vücudumdaki tüm kan yanaklarıma hücum etmiş gibiydi. Elinin tersiyle yanaklarımı okşadı.

"Hemen de utanırmış eşinden." Eş.

"Tamam, uyuyalım." Utançla kafamı göğsüne gömdüm. Beni utandırıyordu, sinirlenmiştim işte. Bu hâlime kıkırdayıp saçlarıma öpücük bıraktı ve okşarken ara sıra parmaklarına doluyordu. Saçlarımla oynadıkça ürperiyordum.

"Uyusun benim miniğim." Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı ve ben huzurla gözlerimi kapadım.

...

Taehyung'un anlatımıyla

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi kırpıştırarak açtım. Yatağın sağına dönünce Jungkook'u orada göremedim. Ardından uykunun verdiği sersemlikten kurtulup dikkat kesildim. Kokusunu da alamıyordum. Hızla yerimden kalkıp odadan çıktım. Neredesin?

Hızla merdivenlerden inip aşağı bakındım. Yok, yok, yok! Hızla Yugyeom'un odasına daldım. Kucağında uyuyan Hoseok'u görünce arkamı döndüm. Aklımdan çıkmıştı tamamen.

"Taehyung, sorun mu var?" Fısıltıyla konuşunca onu yanıtladım.

"Jungkook yok. Kokusunu hissedemiyorum."

"Nasıl yok lan? Beraber değil miydiniz?" Birkaç hışırtı sonrası yanıma geldi.

"Gel, çıkalım."

Alfaların hepsini topladıktan sonra gergince bahçede konuşuyorduk.

"Sakin olalım önce. Belki de markete falan gitmiştir. Ne bileyim, uçmadı ya!" Yoongi'ye göz devirdim.

"Hissedemiyorum varlığını." Hyunjin kafasını salladı.

"Iz süremiyorum ben de. Yakınlarda değil. Hatta bu kasabada olduğuna bile şüpheliyim." Kafayı yiyeceğim, cidden!

"Aptal cümlelerle burada boş boş oturmak istemiyorum. Eşimi istiyorum." Hyunjin'in yakasını tuttuğum gibi yukarı doğru kaldırdım.

"Işin bu değil mi senin? Iz sürmekte üstüne yoktu hani? Nasıl hiçbir şey hissetmiyorsun?" Yugyeom ve Yoongi kollarımdan tutup çekmeye çalışırken Hyunjin beni itmek için uğraşıyordu.

'Your Eyes Tell' vkook✓ Where stories live. Discover now