Bölüm 3- Kuşku-

106 34 100
                                    

Öncelikle yeniden merhaba.

Bölümü okuduktan sonra ne hissettiğinizi bilmek isterim. 

Yeni gelenler var hoş geldiniz

Yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın, benim için kıymetli. Yapıcı eleştiriler her yazan için önemlidir. 

Yeni bölüm için herhangi bir sınır şu anlık koymuyorum. Ama okuduktan sonra en azından bir oyu esirgemeyin.

Bana ulaşmak isterseniz:

instagram: seymadaldalli
.
.

instagram: seymadaldalli

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


.

İnsanların ne yaşadığını ve olaylara nasıl tepkiler verdiğini anlamak için dışarıdan bir gözle yalnızca izlemek yeterli olmaz. 'Mary'nin odası' adlı bir deney argümanı için, Frank Jackson; Bir kişinin beynini tam olarak araştırıp öğrendiğimizi düşünelim, yine de o kişi gibi olmayı bilemeyiz. Demiştir. Hayatta her zaman göründüğü kadar net seçimler olmaz. İnsan bazen öyle bir noktaya gelir ki yaptığı seçim değil zorunluluğa dönüşür. Tüm seçenekler bire indirgenir. Zaman durur, yalnızca bir şeyin hareketi devam eder.

Kader.

Adamın etrafını ekip arkadaşlarımızla birlikte kapatmıştık. Cansen, Birce çok geçmeden içeri girmişti. Mahzar en başından beri içerideydi. Önay rehine konumundaydı. Doğrulttuğum silahın hedefine kimi zaman Önay kimi zamansa adam geçiyordu. Doğrulttuğum silah geleceğin ninnisini kulağıma ağır ağır fısıldıyordu. Algım bine bölünmüştü. Odanın içinde olan her hareket benim zihnime de uğruyordu. Gökay yan köşemde olmasına rağmen endişeyle adamı ikna etmeye çalıştığını görebiliyordum. Kutay herhangi bir yanlış hamle olmaması için etrafı sakinleştirmeye çalışıyordu. Beren gözyaşları içinde Kutay'dan destek alarak kocası için yalvarıyordu. Diğer polis üyeleri etrafımızdaki halkada bekliyordu. Gözler merakla adamın yüzünde geziniyordu.

"Sizin bir kimliğiniz yok!" Bakıcımız hepimizi ip gibi tek sıraya dizmişti. Elinde ufak bir iğne tutuyordu. Ellerimizi havaya kaldırıp parmak uçlarımızı bir araya getirtti. Sıra sıra parmaklarımıza iğne batarken sessizlik, acı yüz ifadelerinin içinde kıvrandı. 

"Bu hayatta bir şey olmak istiyorsanız çalışacaksınız!" Yutkundum. Benim minik bebeğim sen benim her şeyimsin. Annemin sesi bakıcının sesini bastırırken gülümsedim. Yanılıyordu. Kendini bizim aramızda büyük görüyordu. O gece ona bir oyun oynamaya karar verdim. Buradaki herkes birbiri ile oynuyordu, ben kimseyle oynamıyordum. Canımın sıkıntısına iyi gelecek ufak bir oyun planladım. 

Önce her ayrıntıyı yavaş yavaş gözledim. Korkusunu, sevincini, hüznünü, geçmişini, geleceğini her şeyi izledim. Geçmişi yaralarla doluydu. Bunu kocasından anladım. Yaptığı seçim babasını gösterdi bana. Geleceğinde yaralar açılmıştı. Oğlu ile kavgasından anladım. O geçmişin ve geleceğin içinde sıkışıp kalmıştı ve bize de kendine baktığı aynadan bakıyordu.  

KÜLWhere stories live. Discover now