1.5

1.6K 100 60
                                    


Başımdan aşağı neredeyse kaynar sular dökülmüştü, hayatımda ilk defa böyle bir duygu hissediyordum.

İhanet.

Neden böyle hissettiğimede bir anlam veremiyordum, Kerem'le flört aşamasına girdiğimizi düşünmüştüm ama neredeyse dudak dudağa bir kızla yakalamayı beklemiyordum.

Üstelik bu sabah bu kadar güzel vakit geçirmişken.

Koridordan koşar adım çıkarken arkamdan Kerem'in seslendiğini duyabiliyordum, sadece şuan bunu kendime yediremiyordum.

"Allah aşkına söylememe izin ver, tahmin ettiğin gibi birşey yok."

Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde aramızdaki mesafeyi açmak için geri doğru adımladım.

"Tahmin ettiğim gibi birşey olsa ne olacak, sonuçta biz arkadaşız değil mi?"

"Ne diye çekip gidiyorsun o zaman?"

"Kerem umrumda değil."

"Gözlerin öyle söylemiyor ama."

Gözlerimi ondan kaçırıp sahaya çıktım. Tuğçe bu halimi fark etmiş olacakki hemen yanıma geldi.

Yeliz'i görmemle ona doğru ilerledim.

"Yeliz Hanım, ben bir süre olamayacağım. Ailevi meseleler var, idare edebilirseniz sevinirim. Teşekkürler görüşürüz."

Yeliz'in birşey demesini beklemeden tesislerden çıktım.

Tuğçe'de arkamdan gelmeye devam ediyordu.

"Tuğçe sen geri dönebilirsin. Birşey olduğu yok merak etme."

"Tabi paşam oldu, çay? kahve?"

Tuğçe bir taksi çevirirken benim geçmem için yol vermişti. Hemen ardından o da bindikten sonra taksiciye adresi verdi.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

"Birşey olmadı."

"Kandık şuan biz buna. Anlat artık, ısrar etmek istemiyorum. Ayrıca içindeki şeyleri birine anlatmazsan, herşey daha kötü olur ama illaki herkesten uzaklaşıp kendi köşeme çekilirim diyorsanda kendi tercihin."

"Kerem'i gördüm. Yanında bir kız vardı ve çok fazla temas ediyorlardı."

"Ne kadar fazla bir temas?"

"Gelmeseydim öpüşeceklerdi diyebileceğim bir temas."

Tuğçe'nin kaşları kısa süreliğine çatılsada kısa sürede eski haline dönmüştü.

"Kübra."

"Ne?"

Tuğçe bir süre sorumu cevapsız bırakmıştı. O süre içindede eve gelmiştik zaten.

Parayı verip taksiden indiğimizde kapıyı açar açmaz ikimizde kendimizi salona attık.

"Kübra kim?"

"Eski sevgilisi, gördüğün kız siyah saçlı mıydı? Kısaca anlat işte sen."

O anı ne kadar hatırlamak istemesemde gözümde canlandırmaya çalıştım.

Aslında kıza pek dikkat etmemiştim ama sarışın olduğunu hatırlıyordum.

"Sarışındı, çok bakmadım kıza bilmiyorum yani."

Tuğçe düşünmeye devam ederken istemsiz bir şekilde gözlerim kapanmaya başlamıştı.

-

"Ne demek Kerem'le konuşmadık Yunus?"

"Aşkım ben mi konuşmak istemedim, kendisi istemedi."

"Bir açıklama yapmak zorunda, nereye kadar kaçacak acaba?"

"Kaçmıyor."

"Ne yapıyor o zaman? Kızı arayıp açıklamasını yapabilirdi yada mesaj çekebilirdi. Bunun bir bahanesi olamaz, olmamalı zaten."

"Güzelim ben ne yapayım, şuan konuşmak istemiyorum dedi çıktı. Bizde birşey diyemedik."

Gözlerimi araladığımda Yunus, Tuğçe ve Berkan'la karşılaşmıştım.

"Kış uykusuna yattın diye korktuk."

Berkan'a göz devirip yattığım yerden doğruldum. Saate baktığımda üç saat kadar uyuduğumu fark etmiştim.

Yunus'un telefonun çalması ile aramayı cevaplayıp yanımızdan ayrıldı, neyseki Yunus'un konuşmaları umrumda değildi.

" mısın?"

"Yok değilim, sağol."

"Hiç yemek yemedin ama."

Aklıma sabah yaptığım doyurucu kahvaltı gelmişti, benim için en güzel sabah olabilirdi. Keşke devamıda öyle olsaydı.

"Kahvaltıyı güzel yapmıştım, değilim o yüzden."

Tuğçe çok ısrar etmeden başıyla onaylarak arkasına yaslandı.

O sırada Yunus ceketini giyerek yanımıza geliyordu.

"Hadi hazırlanın gidiyoruz."

☆☆☆☆

Dayanamadım bu bölümü atmam lazımdı, seviyorum hepiniziii

𝘥𝘢𝘪𝘮𝘢 - Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin