B Ö L Ü M B E Ş

2.4K 74 22
                                    

Arabanın içindeki ölüm sessizliği, mayışmamı sağlamış ve uykumu getirmişti. Sürekli aynı tarafın üzerine yüklenerek oturduğum için kalçamın o tarafı uyuşmuştu resmen. Sol tarafıma yük verdiğimde de kolumu yanlışlıkla koltuğa yaslıyor ve canımın yanmasına sebep oluyordum.

Arabaya binince Tuğraya sorduğum tek soru, Askeriyedeki doktorun tedavin bana ait demedi ve bizim muğlaya gidiyor olmamızdı. Timle birlikte hareket eden askeri bie doktor olduğunu, onun da Muğlaya geldiğini öğrenmiştim ve daha sonra hiç konuşmadık.

Havalimanına 10 dakikalık bir mesafe kalmıştı ve gelmek üzereydik. Tuğra asker olmak için doğmuş olamıydı çünkü o kadar mimiksiz ifadesiz ve sağlam duruyordu ki, adam araba sürerken bile korkunçtu.

"Şey, ailemden bir haber var mı acaba?" Sırf bu sessizliğe bir darbe indirmek için konuşmuştum. Ailemi merak bile etmiyordum. Umurumda değillerdi. Kırgındım onlara.

"Baran peze- " diyip durdu ve boğazını temizledi. "Baran abin her yeri ayağa kaldırmış. Baban bana ulaştı bir haberim olmadığını belirttim. Askeri korumada olduğun için gizli tutabiliriz. Yasin Abin kaçtığın için seviniyor. Annen ise-" cümlesini burada kesmişti. Annem neydi?

"Bir şey mi oldu anneme?" Diye yönümü ona çevirerek konuşmuştum. Elleri direksiyonu daha sıkı kavradı ve parmak boğumları beyazlaştı.

"Tuğra bir şey desene. Anneme bir şey mi oldu?" Başını iki yana hayır anlamında salladı.

"Annen haddinden fazla iyi küçük." Birden sanki vücuduma bir kurşun daha yemiş gibi irkildim. Tüylerim ürpermişti. Sesli bir şekilde yutkundum ve usulca arkama yaslanıp camdan dışarıya bakmaya devam ettim. 

"Elif cüzdanını ve telefonunu evinden almayı başardı. Uçaktan indikten sonra teslim alırsın. Maddi geçimini bir süre boyunca üstleniyorum. Öğretmenliğe başlayıp maaşını almaya başladığında sadece kendi ihtiyaçlarını karşılasan yeter. Evdeki ihtiyaçlarla ben ilgileniyorum zaten."

Sakindi. O sinirli adam durulmuştu ve benimle sohbet ediyordu. Bu halini daha çok sevmiştim...

"Ben gerçekten size karşı çok mahçup hissediyorum. Beni üstüne yük olarak aldın. Maddi geçimimi karşılamak zorunda değilsin. Ben maaş alana kadar ek iş ayarlarım kendime." Bakışlarını hızla bana çevirdi ve , "Hayır!" Dedi.

Kaşlarımı çattım ve ne olduğunu anlama çalıştım.

"Ben askerim Tuğse. Aldığım maaş miktarı ne kadar yüksekse harcama vaktimde o kadar az. Ekstra işe gerek yok. Ayrıca yük değilsin. Özgür ve meslek sahibi olmak isteyen bir kadının hayatında yer edindik sadece."

Tebessüm ettim ve uçağa binene kadar son konuşmamız oldu.

•••••••

"Sayın yolcularımız. Uçağımız Milas Bodrum havalimanına inişe geçecektir. Kemerlerinizi bağlayın ve koltuklarınızı dik konuma getirin." Anonstan sonra gözlerimi camdan dışarıya diktim. Bu şehire hiç gelmemiştim ve garip bir şekilde heyecanlıydım. Resmen eski hayatımdan koparılıp yeni hayatıma doğru attığım ilk adımdı.

Sağ yanımda Yade sol yanımda Elif oturuyordu. Havalimanında uçağın açılmasını beklerken diğerleriylede tanışmıştım. Mehmet ve Poyraz Ali o kadar komiklerdi ki gülerken nefes alamadığım için ağızımdan ilginç bi ses çıkmıştı ve utanç duygusundan baygınlık geçirmiştim.

Tamam baygınlık geçirmedim ama öyle hissettim...

"Aşkım telefonunu şöyle takdim edeyim , bu da cüzdanın." Uçak inişe geçerken Elif çantasından Kapatmış olduğu telefonumu ve cüzdanımı çıkarttı.

KOMUTANIM {+18}Where stories live. Discover now