BÖLÜM 13. "OKUL"

2.8K 132 15
                                    


Keyifli okumalar..

Şarkı ; Ezo feat. - Rafet El Roman
Git diyemem..

○•○•○

Kabullenemediğimiz ağır yaralarımız vardır. Kanadınça prangalar çekerdik farkında olmadan bazen fark edipte iğleşmek istemezdik. Ama bilmezdik ki bize iyi gelen insanlarda vardı yaraları açmayan saran insanlarda.

Fakat prangalar o kadar sağlam kaplanmıştık ki! Gözlerimizin kör olmuştu ve bize iyi gelecek insanları uzaklaştırmak hissiyatına girmiştik...

Liya tüm prangaları farkında olmadan Hazar'ın içindeki yaraları kapatarak iğleştiriyordu. Yüzünde kocaman dişlerini gösterecek kadar büyük bir tebessümü vardı. Oldukça çok heyecanlıydı bakışları Hazar'a kaydı sadece kalın kaşlarını gözlerinin üzerine karanlık bir gölge gibi kapatmıştı.

Başını iki yana salladı. Heyecandan üşüyen ellerini bir birine sürttü. "Geldik!" Diyerek bakışlarını hiç Hazar'dan çekmeden alt dudağını ısırdı. Tepkisini ölçerken.

Hazar ağır bir şekilde bakışlarını Liya'ya çevirerek. "Benim burda ne işim var?" Kaşlarını kaldırarak merakla sormuştu.

"Hadi!" Sorusunu cevapsız bırakarak okula doğru ilerledi. Liya, Hazar kaşlarını sanki mümkünatı varmışçasına daha fazla çattı. Cevapsız bırakan Liya'nın peşi sıra okula girdiler.

Liya'nın içindeki heyecana engel olamıyordu. Emeğinin karşılığını almaya başladı ve bu karşılığı da kat kat artırarak verecekti miniklere. Hazar'ı getirmesinin sebebi aslında o konaktan çıkarmaktı.

Yoksa Hazar'a kalsa ömür boyunca o pencerenin önünden dışarıyı izleyerek hayatını sürdürmeye devam edecekti. Ve Liya bunu istemiyordu elinden ne gelirse yapacaktı bir karşılık olarak değildi. Kocasına aşık bir kadında değildi anne ve babanın evlatları için elinden birşey gelmezken çaresizliğe çare olmak ister gibiydi.

Hoş onlar istemese de Liya ömrü boyunca yaşayacağı adamı böyle de kabul ederdi. Bir insanın görünüşü onun için önemli değildi. Onun için önemli olan insanın içiydi! Ve Hazar ne kadar ona kaba davranmaya çalışsa da alınmıyordu.

Onun tepkilerinin kabalığının nedenini fark ediyordu. Hayat ona bir tekme vuruyorsa insanların da vurması canını yakması umrunda olmayacak gibiydi. Ama hayattan çok insanın vurduğu yer daha çok kanardı Hazar bunu bilecek kadar akıllı fakat düşünecek kadar da kendinde değildi.

Aptalı oynamak kolaydı. İnsanlar için içindeki gizli yaraları kapatma çabalarıydı. Kendilerince fark etmedikleri bazı insanlar kör olanları görürlerdi. Bunu fark edemeyecek kadar aptaldılar.

Hazar'da farklı birşey vardı. Onunkisi aptallık değildi düpedüz körlüktü. Ve kör olan bir insan etrafındaki hiç bir güzelliğin de farkına varamazdı.

Merdivenleri bir bir arşınlarken kalbinin ritmi her adımında heyecanı kulaklarına ulaşıyordu. Heyecanı sanki yere ve göğe sığmayacak kadar çoktu. İlk günü biraz zorlayacaktı onu tabi bu katkıda Hazar'da bulunacaktı. Liya savaşmayı seven bir insandı düşse tekrar ayağıya daha da baskın ve güçlü kalkan bir insandı. Hızlı adımlarıyla ardına bakmadan koşar gibi çıkarken heyecanı arkasında kalan Hazar'ı çoktan unutmuştum.

Hazar arkada kaldığı için kaşlarını çatarken başını iki yana salladı. Heyecanı hiç bir şeyi görmez oldu deli bir karısı vardı. Daha fazla uzaklaşmaması için seslendi. "Liya dur Beni bekle bu kadar neye acele ediyorsun. Tamam heyecanlısın ama bu kadar acele etmene ne gerek var okul kaçmıyor ki!?" Sesi boş okulda Yankı yapmıştı.

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) Where stories live. Discover now