BÖLÜM 31. "EVLENMEDEN OLMAZ!"

1.2K 71 8
                                    


Keyifli okumalar...

Fırat med - Bijang

****

"Dur kız bir dinleyelim!" Genç kadın biraz daha yaklaştırdı demindendir. Konuşan Şilan'ı susturmaya çalışıyordu. "Eh merak sen nelere kadirsin!" Duyduğu sesle hızla gözleri irice açılırken kapıdan hemencecik uzaklaştı.

"Hazar ağa bu ağaların toplanma sebebi nedir?" Merakla Hazar'ın dediğini pek umursamadan soruvermişti. Ayşe fazlasıyla meraklı aynı zamanda çıngar kadındı. "Bu ne merak yenge! Hele çekil öğrenek ağaların ne işi olduğunu!" Amcasına duyduğu saygıdan bu kadının hatalarını görmezden geliyordu. Hazar oturduğu tekerlekli sandalyeden kalkarak ağır adımlarla başını dik tutarak kapıyı açtı.

Liya'da vakit kaybetmeden hızla Hazar'ın peşi sıra girdi. "Hazar ne vakit gelirse o zaman belirlenir ağalar!" En sonki konuşan ağanın ardı sıra Hazar, Liya ard arda girmişti içeriye her kes sus pus olurken dikkatler iki gencin üzerindeydi. "Bu adettin Hazar ağa! Nerde görülmüş bunca ağanın arasına hatunun girdiği!" Kaşlari çatık bir şekilde gözleri sinirle Hazar'ın ardı sıra içeriye giren Liya'daydı. "Verilecek bi kararınız varsa bu beni de karımıda ilgilendirir Süleyman ağa!" Hazar ağır bir şekilde tüm ağaların karşısına geçmişti.

Süleyman ağa tek kaşını kaldırarak dudaklarının hafif bir kıvrılması ile "Soyunun devam etmesi için kuma şart! İki ay oldu nerdeyse! Sana kadın olmayanı karşımıza dikme Hazar ağa!" Bakışları Hazar'dan sonra Liya'nın üzerinde durmuştu. Hazar burnundan sertçe soludu bakışları konuşan Süleyman ağanın üzerinde geziniyordu. Saygısızlık etmek istemese de Liya'ya sarf ettiği cümle son noktası oluvermişti.

"Haddini bil ağa! Yoksa bildirmesini bilirim!" Sert soluklarının ardından sinirli bir şekilde Süleyman ağanın üzerine atlamamak için kendini zor tutuyordu. "Büyüksün ağasın ama haddini de bilesin!" Tüm üzerinde olan bakışların üzerinde gezindirdi. "Değil dilde söylemek bu düşüncede olanı yakarım!" Sert sesi soluklarının ardında tüm ağalarda gezindi en çokta Süleyman ağada dolandı.

"Sende farkına varmalısın ki! Ağalık sana kalacak ve soyun devam etmesi gerek! Bu yüzden kuma ka-" Liya daha fazla dayanamamış bir şekilde Hazar ne kadar da onu savunsa da ağaların biri sussa öbürü sessiz kalmıyordu. "Resmi nikahı olmadan ne bu adam bana dokunabilir! Ne çocuk bekleyebilirsiniz! Nede üstüme kuma getirebilirsiniz!?" Tüm ağaların önünde boğazı ağırsa da bağırmıştı.

Kaşlarını çatan Süleyman ağa vakit kaybetmeden söze girmişti. "Senin ne haddindir ki! Söz hakkın oluyor kadın!" Liya hafif bir sıçrasa da başını dik tutarak demindendir ona kin besleyen ağanın gözlerinin ta içine baktı. Korktuğunu bilmesin güçlü olduğunu görsün diye! "Asıl senin ne haddinedir benim karıma bağırmak! Süleyman ağa?" Sesi sert çıkarken bakışları çoktan Süleyman ağanın üzerine toprak atıyor gibiydi.

"Baş kaldırmak nedir! Bizim törelerimizi ezip geçen bu adamı hala ağa yapma derdin misiniz?!" Süleyman ağa sert sözlerle tüm ağalarda gezdirdi bakışlarını. Onun oğlunun hakkıydı ağalık bu yüzdendir bu kadar tantana. Kimseden çıt çıkmazken Hazar tekerlekli sandalyeye mahkum değilken urfanın en korkulan aynı zaman da bir çok insana yardım ettiğinden en sevilen ağalarından biriydi. Kimsenin sesi sedası çıkmazdı bu konuda başını dikleştirerek biraz daha kendi lukatına aldı Süleyman ağayı.

"Karıma laf, edenin de kötü, düşünceleri olanın da Sözü geçmeyenin işide olmaz benim konağımda!" Sesindeki kararlılıkla bakışlarını Süleyman ağanın üzerinde gezindi. Süleyman ağa her bir adamın üzerinde gezdirdi bakışlarını hiç birinden ses çıkmazken sinirle dişlerini bir birine geçirdi. "Bunun hesabı ağır olacak!" Cümlesinin bitiminden hemen sonra ayağıya kalkarak hızla konaktan çıkmıştı.

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) Where stories live. Discover now