16

838 92 30
                                    

Baekhyun'la sabah birlikte okula geçmiştik ve derslerimden dolayı öğlene kadar görüşememiştik. Ben erken uyandığım için biraz yorgundum, Baekhyun ise ağrıları olduğu halde gayet neşeli ve enerjikti. Sürekli beni özlediğini söylediği mesajlar, fotoğraflar gönderiyordu. Dersin ortasında onun fotoğrafını görmek beni delirtiyordu. Gördüğüm en güzel şeydi.

Ben telefonuma gülümseyerek bakıp, Baekhyun'a güzel olduğunu yazarken Kyungsoo omzuma vurdu. "Neye gülüp duruyorsun?" diye sordu. "Hiç." dedim omuz silkip. "Ne zaman evden çıkıyorsun sen?" telefonumu cebime atıp ona döndüm.

"Yarın." dedi. "Bakıyorum da sen Baekhyun'la barışınca kovulmaya başladım."

"Biraz öyle." dedim inkar etmeyerek. Kyungsoo buna alınacak birisi değildi.

"Yarın bana taşınmamda yarım etmen gerekiyor. Jongin şu salak grubuyla çok meşgul."

"Tamam." dedim. Bu gece uykumu almam gerekiyordu. Bitkin hissediyordum.

Profesörün dersi bitirmesine beş dakika kala Baekhyun beni fakülte dışında beklediğini söylediği bir mesaj attı. O beş dakika tüm dersten daha uzun gelmişti. Enerjim yoktu ve Baekhyun'u öpmem, enerjimi almam gerekiyordu ama dersin bitişinde Baekhyun'dan on dakika sonra otoparkta buluşalım yazdığı başka bir mesaj aldım ve bu beni biraz tedirgin hissettirdi.

Kyungsoo ile vedalaştıktan sonra onu arayarak cam kenarına ilerledim. Bir sorun varsa bilmem gerekiyordu. Camın kenarında durduğumda, telefonu kulağımdan çekip aramayı sonlandırdım. Baekhyun bugün mor tişörtünün üzerine beyaz hırkasını, altına da dizlerinden yırtık bej pantolonunu giymişti. Sabah gözüne çizdiği minik çiçeklerini öpüp hemen bozduğum için yarısı silik makyajı vardı. Karşısında da Junmyeon duruyordu.

Bahçenin ortasında birbirlerine bağrıyorlardı. Onları duymam mümkün değildi, çevredeki birkaç göz onlara dönüyor, ardından insanlar yollarına geri devam ediyordu. Baekhyun Junmyeon'a bir şey bağırdı, ardından Junmyeon ona bağırdı ve tek parmağını kaldırıp tekrar bağırdı. Hararetli hararetli tartışıyorlardı. Baekhyun eski sevgilisini(!) göğsünden ittirdi, ardından yüzüne tokat attı ve Junmyeon'da onun üzerine adımladı. Çevredekiler sonunda izlemeyi kesip ikisini ayırdı.

Baekhyun eline saçlarını geçirdi, sinirle arkasını dönerek otoparka ilerledi. Büyük ihtimalle beni beklemeye gidiyordu. Kalbim bir an duracak gibi oldu, neden orda Junmyeon'la tartışıyordu, neden onunla hala muhatap oluyordu bilmiyordum. Bu tarz şeyler sadece içimdeki siniri körüklüyor ve günümü mahvediyordu.

Baekhyun'un bana bunu sormadan anlatıp anlatmayacağını da ayrı bir merak ediyordum. Sınıftan çıkıp, koşturan adımlarımla bahçeye yöneldim. Junmyeon o sıra benim indiğim merdivenlerden küfür ederek çıkıyordu. Gözleri bende sabitlendi, çıkarken omzuma omzunu vurdu ve tekrar küfür savurarak yoluna devam etti. Dönüp arkasından ona baktım, birbirleriyle ne konuştularsa çok sinirli görünüyordu.

Baekhyun'un bu çocukla muhatap olmasını hiçbir şekilde istemiyordum. Junmyeon ilişkimizin kırmızı bayrağıydı, adını duymak bile beni deli ediyordu.

Otoparka giderken sinirlerimi tutmaya çalışıyordum. Normal görünmek artık profesyonel olduğum bir konuydu. Bu okulda çok şey görmüştüm, hiçbiri yüzüme yansımamıştı, bu tartışma da onlardan birisi olarak kalacaktı ya da Baekhyun bana anlatacaktı, anlatmasını umuyordum.

sıcak şarap | chanbaekWhere stories live. Discover now