Bölüm 5

22.6K 152 7
                                    

Gülümsemesine çekinerek karşılık verip bakışlarımı önümde birleştirdiğim ellerime çevirdim. Içeceği geldiğinde saatine bakarak bir yudum aldı ve gözlerini sımsıkı yumup bardağı ağzından çekti. Tok bir sesle kıkırdayıp.

"Bunu içebiliyorsan alkole çok dayanıklı olduğunu varsayıyorum."

Sert yüz hatları vardı ama yumuşak koyu mavi bakışları onu sempatik kılıyordu.

Bir an ne tepki vereceğimi bilemedim ve ağzımda gevelemeye başladım.

"Uh- evet ben, sadece, pek birşey bilmiyorum. Bana ne getirirlerse içiyordum aslında."

"Anlıyorum."

Çok küçük bir yudum daha alıp yine bakışlarını bana çevirdi.

"Bayağı genç görünüyorsun ama buraya girdiysen reşit olmalısın. Merak ettim doğrusu."

Aptalca izlediğim parmaklarımla oynayarak yanıtladım.

"On yed- yani on sekiz. On sekiz yaşındayım."

Kaşlarını havaya kaldırmış bir şekilde beni izliyordu.

"Bugün benim doğum günüm aslında. Heh."

Bakışlarındaki kaygıyı farkettim.

"Ve on sekizinci doğum gününü bayılana kadar içerek kutlamayı tercih ettin?"

Buruk bir şekilde gülümsedim.

"Ben de böyle hayal etmemiştim doğrusu ama hayat sürprizlerle dolu."

"Evet öyle."

Başımda inanılmaz bir ağrı hissettim. Ve biraz daha içersem biryerlerde sızacağımdan korkup bardağı ileri ittim.

"Ya siz?"

Nedensizce sohbetin devam etmesi için can atıyordum. Yüzünü eline yaslayarak sempatik bir bakış attı.

"Kaç gösteriyorum?"

Gözlerimi kısarak baktım.

"Hmm. Otuz... dört derdim?"

"Çok yakın. Otuz altı."

Anladım şeklinde başımı aşağı yukarı salladım.

Gözleriyle boynumu gösterdi.

"Bir arkadaşın sana cömert bir doğum günü hediyesi vermiş."

Bir an anlamayarak elimi oraya götürdüm ve Lidya'nın bıraktığı izleri farkettim.

"Ah, onlar. Bu biraz karışık."

"Karışık?" diye tekrarladı.

Boğazımı temizleyip

"Duygusal açlık falan... sanırım. Düşündüğün gibi değil."

Bir süre sessizce oturup arada bir laf ettik. Kol saatini kontrol edip ayaklandı.
Uzanıp onu durdurmak istedim.

"Kalkma vaktim geldi genç adam. Eve giderken dikkatli ol."

Eve gitmek.

"Olacağım teşekkür ederim."

Mekandan çıkarken nazik bir şekilde eliyle selamladı beni. Arkasından yavaşça el salladım. Ve gitti.
Bir anlığına perişan ve terkedilmiş hissettim. Ayaküstü 1 saat sohbet ettiğim bir adamın bende böyle bir etki yaratması saçmaydı.

Başıma ikinci bir ağrı girdiginde artık kalkma vaktinin geldiğini anladım. Yavaşça ayaklanarak dizlerimin arasına sıkıştırdığım çantamı omuzuma attım ve lavoboya yöneldim.

Sadist Sahibim +18Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt