chapter 10 // inches between us.

53 11 18
                                    

riki dört gün daha hastanede kaldı, o dört gün okul çıkışında hep onun yanına gittim. günden güne ona daha çok bağlandığımı hissediyordum. en son birine bağlandığımda neler yaşandığını hatırlamıyor değildim, bu yüzden içimde bir korku vardı. ama bu çok farklıydı, elimde değildi bu bağlantı. bu düşünceleri bir kenara atıp sadece anı yaşamaya karar verdim.

okula gittiğim ilk gün herkes bana nasıl olduğumu sorup durmuştu. hatta bir çocuk çikolata getirmişti... riki'yle beraber hepsini yedik. insanlar ne kadar sorsa da hiçbirinin samimiyetini içten hissedemiyordum. çünkü orası ikiyüzlü, sinsi ve kötü insanlarla doluydu. bir kişi hariç... riki.

riki'nin taburcu olacağı gün okuldan çıktığım gibi hastaneye gittim. her gün işlediklerimizi ona anlatıyor, beraber çözüyorduk soruları. ''anladın mı?'' yüzüne baktım. kafası karışık görünüyordu. ''anlamadın galiba.'' dedim gülerek. kafasını salladı. ''kafam biraz dolu, özür dilerim. aileme hala söylemedim, nasıl tepki verecekler, ne yapacaklar hiç kestiremiyorum. içim içimi yiyor.'' dedi alnını ovarak. derin bir nefes verip arkama yaslandım. ''japonya'ya dönmezsin dimi?'' diye sordum sıkıntıyla.

derin bir nefes verdi ve ''aslında ülkemi çok özlüyorum. en son okul başlamadan önce gitmiştim ziyarete. hasret kalmışım havasına. burada asla kendim gibi hissetmedim, yaşadığım yere ev bile diyemezdim. çünkü evinde huzurlu olursun. ben değildim.'' dedi. büyükçe bir yutkundum ve konuşmasını bekledim. ''seninle tanışmadan önceydi bunlar. şimdi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyorum. senin sayende kendimi buldum, huzurlu hissettim bu ülkede. teşekkür ederim.'' diye sonlandırdı konuşmasını. gülümsedim. çok içten hem de. birinden bunları duyacağım nereden aklıma gelirdi ki? özellikle de riki'den. kalbim küt küt atıyordu. ''birine bunu utanmadan diyebileceğim hiç aklıma gelmezdi.'' dedi gülerek. ''benim de bunları duyacağım aklıma gelmezdi.'' dedim sırıtarak.

arkama yaslandım ve konuşmaya başladım. ''madem ki dürüst oluyoruz, ben de olayım. okuldaki herkes beni tanıyor, ben de onları. sınıftaki herkesle bir geçmişim var, konuşmuşluğum var. ama her zaman yalnız hissettim kendimi. kimseden bir samimiyet alamadım. zaten yarısından fazlası popülerliğimi kullanmak istiyordu. ben kimse tarafından tanınmamak isterdim aslında. bu durumdan zerre mutlu değilim.'' dikkatle beni dinliyordu. ''seninle konuşmaya başladığımdan beri hiç yalnızlık çekmedim. garip olan şu ki seni bir haftadır tanıyorum.'' gülümsedi. ''benim de bunları birinden duyacağım aklıma gelmezdi.''

riki'yi taburcu ettikten sonra hastaneden çıktık otobüse binmek için. otobüs durağına geldiğimizde oturmak için sadece bir yer kalmıştı. uzun uğraşlar sonunda riki'yi oturması için ikna etmeyi başarmıştım.

evin orada indikten sonra yavaş yavaş yürümeye başladık. ''teşekkür ederim, hep yanıma geldiğin için.'' gülümseyip kafamı salladım. ''lafı bile olmaz.'' evimin önüne gelince ikimiz de yavaşladık. ''ailen ile konuştuktan sonra beni bilgilendir, tamam mı? merak ediyorum.'' kafasını salladı. ''aramayı kapattığım anda sana yazacağımdan emin olabilirsin.'' elimi sallayıp arkamı döndüm. yavaş yavaş yürürken omzumda bir el hissettim. arkamı döndüm. aramızda santimler vardı. bir şey demesini bekledim ama ses gelmeyince ''bir şey mi diyecektin?'' kalbimin küt küt atması hakkında konuşmak bile istemiyorum. yutkundu. gözleri dudaklarıma kaydığında kanın yüzüme hücum ettiğini hissettim. geri gözlerime geldiğinde ''son kez bakmak istedim.'' deyip hemen geriye doğru çekildi. sonra da koşarak yanımdan ayrıldı. istemsizce güldüm ve eve doğru yürümeye başladım.

riki's pov

neden böyle bir şey yapmıştım hiç bilmiyorum, durduramadım kendimi. utançtan yerin dibine girmek üzereydim. BİR DE KOŞARAK KAÇTIM! inanılmaz gerçekten. kendimi eve kilitleyip bir daha çıkamam ben bu utançtan. neyse, en azından o güzel ela gözlerine tekrar bakabilmiştim.

when feeling far from home, you saved me. | sunkiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant