chapter 11 // i don't like him, i love him.

48 10 32
                                    

yatağımda oturmuş, telefonumla bakışıyordum. derin bir nefes alıp şifreyi girdim ve annemi görüntülü aradım. ona gerçekten iyi olduğumu göstermek istiyordum. birkaç saniye çaldıktan sonra annem aramayı kabul etti. o kadar stres olmuştum ki ellerim bile terlemişti.

annem telefonu açtığında gülüyordu. kız kardeşlerim de yanındaydı. istemsizce gülümsedim. onları çok özlemiştim. ''baban daha gel-'' annem cümlesini tamamlayamadan babam gelmişti bile. hepimiz selamlaştıktan sonra ablam söze girdi. ''ne oldu da aradın görüntülü? hiç aramazsın normalde.'' yutkundum. ''küçük bir kaza geçirdim, birkaç gün hastanede kaldım fakat şimdi çok iyiyim. bir arkadaşım bana çok yardımcı oldu.'' deyiverdim bir anda. hepsinin gülümsemesi sönerken ben birinin konuşmasını bekliyordum. 

küçük kardeşim ''gerçekten iyi misin abi?'' diye sordu. gülümsedim. ''hem de çok iyiyim misora, seni görürsem daha iyi olacağım hatta.'' diye cevap verdim. küçük kardeşimi çok severdim. gülümsedi. ''hayır riki, ben daha fazla dayanamayacağım. evine döneceksin.'' dedi annem son derece kararlı bir sesle. ''hayır dönmeyeceğim. lütfen zorlamayın.'' dedim. ablam araya girip ''eğer mutluysa zorlamayın kardeşimi. arkandayım riki.'' küçük kardeşim de ''ben de arkandayım abi.'' deyince mutlu oldum. babam tek kelime etmediğini göre onun da bir sorunu yoktu bu konu hakkında. görüşürüz deyip aramayı kapattık. çok rahatlamıştım. anında sunoo'ya mesaj attım.

semsiye hirsizi sunoo

siz: tamamdir bu is :)

semsiye hirsizi sunoo: sevindimm
nasilsin
bir yerin agriyo mu?

siz: yok yok agrimiyo
sorun yok

semsiye hirsizi sunoo: ona da sevindim :)
yarin okula gelecek misin?

siz: gelirim yuksek ihtimalle

semsiye hirsizi sunoo: dinlensen daha iyi olur sanki

siz: okulu sevmesem de cok da geri kalmak istemem
hem sen de geliyorsun
dimi?

semsiye hirsizi sunoo: tabiki :)
pardon annem cagiriyo
sonra konusuruz tekrar
bir sey olursa hemen beni ara
gorusuruzz!

siz: gorusuruz :)

telefonu cebime atıp evden çıktım. jungwon ve jay ikilisini birkaç gündür görmemiştim, özlemiştim onları açıkçası. kapılarına sakince vurup beklemeye başladım. jungwon kapıyı açtı. ''oooo riki, nerelerdesin?'' ayakkabılarımı çıkarırken ''küçük bir kaza geçirdim, bugün döndüm eve.'' dedim. kaşları çatıldı. ''nasıl bir kaza?'' dedi kapıyı kapatırken. ''şey, silahla vurulma gibi bir kaza.'' dedim sakince içeri girerken. ''ne?!" dedi sertçe kapıyı kapatırken. jay'de içeriden koşarak geldi. endişeli bir sesle ''riki ne vurulması?" diye sordu. ''hyung bir şey değil, şu anda iyiyim bir önemi yok.'' dedim içeri geçerken. jungwon kolumu tuttu. arkama dönerken "hyung, gerçekten iyiyim.'' diye ısrar ettim. ''riki, derhal ne olduğunu anlatıyorsun.'' dedi ve beni salona sürükledi.

onlara güvendiğim için sunoo ile nasıl tanıştığımı bile anlattım, baştan sona yani. dikkatle dinledikten sonra konuşmaları için bekledim. söze jay hyung girdi ilk. ''ilk olarak geçmiş olsun, bize nasıl söylemedin diye kızardım ama ailene bile sonra söylemişsin o yüzden bir şey demeyeceğim. '' derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti. ''bence sen o çocuğa karşı boş değilsin.'' dedi arkasına yaslanırken. jungwon hyung araya girdi ve ''bence de. o da sana karşı boş değildir, eminim.'' dedi kaşını kaldırırken. gülümsememeye çalışırken ''bilmiyorum.'' diye cevap verdim. hayır, yalan söyledim. biliyorum. ben, kim sunoo'dan hoşlanıyorum. hayır, yine yalan söyledim. ben, kim sunoo'ya aşığım.

when feeling far from home, you saved me. | sunkiWhere stories live. Discover now