blessing & uncuffing

71 13 83
                                    

Bölümü yazmama yardım eden bebeğim Momonn'a <3 sen olmasan ne yapardım bilmiyorum

Warning: hafif spicy sahne var rahatsiz olacaklar okumasin byee

-------------------------------------------‐----

"Bundan emin misin?"

"Sadece bana birkaç soru soracaksın, bunun tehlikeli bir tarafı yok ki." dedi Sirius, Remus kelepçeyi eline almak için uzandığı sırada.

Remus bakışını Sirius'un vücudunda gezdirdi. "Haklısın," diye mırıldandı ve tavandaki kelepçeyi Sirius'un sol bileğine taktı. "Bu arada, normalde sorgulamayı böyle yapmam ama senin için bir istisna yapıyorum."

"Minnettarım," Sirius kelepçenin sıkılığını kontrol etmek için elini çekiştirdi. Bingo! Tıpkı geçen seferki gibi olması gerekenden daha sıkıydı. Ve bu, biraz canını acıtsa da Sirius için problem değildi.

"Diğer elime takmayacak mısın?"

"Eğer akıllı durmazsan takarım."

Remus koltuğunda arkasına yaslanıp Sirius'un yüzünün kızarmasını izledi. Bu manzaradan keyif almaya başlıyordu.

"Pekala eğer hazırsan başlayalım."

Sonraki yarım saat boyunca Remus, Sirius'a son derece sıkıcı ve amacı sırf zamanı ve karşısındaki kişiyi öldürmek olan sorular sordu. O kadar sıkıcıydı ki Sirius detayları hatırlamıyordu bile.

Remus'un ona yüz kızartıcı, halka açık alanlarda kesinlikle konuşulmaması gereken, son derece müstehcen sorular sormasını bekliyordu; gerçekten sıkıcı klasik polis sorgu sorularını değil.

Kontrolü eline almaya karar verdi.

"Sevgilin var mı?" diye sordu.

"Ben- Ne?" Remus şaşırmıştı.

"Parmağında yüzük görmüyorum o yüzden evli ya da nişanlı olamazsın. Bana sorduğun bu masum sorulara bakılacak olursa bir sevgilin var ve sen sadık bir adamsın." Sirius açıkladı ve tek kaşını kaldırarak Remus'tan bir cevap beklemeye başladı.

Remus bir süre ona baktı. Sonra "Hayır, sevgilim yok," dedi.

"O zaman," Sirius dudaklarını yaladı ve boştaki eliyle Remus'un koluna uzandı. "Neden beni soymak yerine sıkıntıdan patlatmayı tercih ediyorsun?"

Remus, uzanıp kolundaki eli tuttu. "Sabırlı, uslu bir kız olup olmayacağını görmek istedim."

Sirius'un nefesi boğazında tıkandı. "Ne sonuca vardın peki?" Tüm çabalarına rağmen yüzünün kızardığını hissediyordu ve bundan nefret etmişti. Tanrı aşkına, bu kaçıncıydı!

Remus tuttuğu ele tüy gibi bir öpücük bıraktı. "Biraz derse ihtiyacın var ama benim için sorun değil, sana seve seve öğretirim." Öpücükleri yavaş yavaş bileğine, oradan da yukarıya tırmanıyordu.

Sirius, Remus'un öpücükleri altında eriyordu. Onu tavana bağlayan kelepçe olmasa koltuğa yığılmıştı bile.

Remus, Sirius'un kıvranmalarını yok sayıp gittikçe yukarı çıkıyordu. Boynuna geldiğinde başını eğdi ve içine derin bir nefes çekti. Az önce sahnede koşturmasının bir sonucu olan hafif ter kokusu parfümünün kokusuyla karışmıştı. Remus kendini kaybediyormuş gibi hissetti. Sirius Cennet gibi kokuyordu.

"Remus..." Sirius sızlandı. Remus'un baştan çıkarıcı, yavaş, yakıcı dokunuşu altında kendini kaybediyordu. Sabırsızlanıyordu.

Remus, Sirius'un boynuna, çenesine, elmacık kemiğine küçük öpücükler kondurarak yüzünü kutsadı. Sonunda dudaklarına gelince biraz geri çekilip Sirius'un gözünün içine baktı. İzin istiyordu.

playing dangerous | wolfstarWhere stories live. Discover now