20. Bölüm- Hissikablelvuku

2.3K 119 250
                                    

Selam! Ben geldim.

Özlemişim ya. Uzun zaman olmuştu. Şükür kavuşturana diyebilir miyiz?

Nasılsınız? Keyifler filan nasıl?

Hissikablelvuku: Olacakları önceden tahmin etmek

Uzun uzun yazdığım ve kafamızdaki birçok soruya cevap bulurken aynı zamanda yeni sorularda da çokça muhattap olacağımız bir bölüm oldu.

Bir de beni çokça sinirlendiren ve yazma şevkimi kıran bir konudan bahsetmek istiyorum. Bu kitap benim arkadaşlar. Özgün olsun diye kırk takla atıyorum. Kimseye benzememe gerek de yok benim. Burada taklit etmeye başlamışım dediğim yerde ara veriyorum zaten. Bir daha başka kitaplara benzediğime dair ithamlar istemiyorum. Çok değil daha bu hafta biri bunu gayet açıkça ima etti. Hoş değil.

Ayrıca hazır yeri gelmişken kocaman bir aile olduk. Bunda emeği geçen herkese de çok teşekkür ederim. En başından beri burada olanlar olsun sonradan aramıza katılanlar olsun. Iyi ki varsınız.♡

Bu bölümü  isimimikoyanyok a armağan ediyorum. Bir de bir arkadaşımız vardı ona da söz vermiştim ama kim olduğunu unutmuşum. Kendini belirtirse 21. Bölümü de ona ithaf etmek istiyorum.

Keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Oy sınırı:45
Yorum sınırı:450

_____________________________________________________________

"Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an. Bozmadım."
(Özdemir Asaf)

Flashback (Selim)

Dedemle beraber kurduğumuz sofraya baktım. Çok güzel görünüyordu. Masaya son bardağı da indirdikten sonra ellerimi önümde bağladım. Dedem saçlarımı eliyle karıştırdıktan sonra buram buram kokan tarhananın altını kapattı.

-Abi! Dede!

Incecik sesiyle cırlaya cırlaya odaya dalan Selin'e baktım. Annemin bahçedeki kasımpatlarını köklerinden koparmış çamurlu izler bıraka bıraka geliyordu.

-Civcivim neden benden ya da abinden yardım istemedin ki? Hem ortalık battı hem de annenin çiçekleri öldü.

Dedemin her kelimesi ile yüzü düşen Selin'e bakıp homurdandım. Babam kabul etmese bile yaramaz bir çocuktu.

-Hadi abiciğim. O çiçekleri tekrar ekelim. Çiçek dalında güzel. Hem bak annemler de birazdan gelir.

-Of abiş! Ben de öyle dedim ya zaten.

-Ukala!

-Sensin ukala ya!

Didişmemize dedemin ikazı ile ara verip bahçeye geçtik. Sokak lambasının ışığında kasımpatıları tekrar toprağa diktik. Daha 24 saat geçmeden onları kendi rızamla sökeceğimi bilemeden.

Işimizi halletikten sonra oturma odasında kitap okuyan dedemin yanına oturduk.

-Dede annemler neden daha gelmedi?

-Bilmiyorum oğlum. Belki son dakika bir hastaları gelmiştir. Dur yine de bir arayıp öğreneyim.

Dedem kalkıp ev telefonundan annemleri ararken Selin de yarım bıraktığı ödevini yapıyordu.

NEFER (Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin