İkili, dakikalarca sarıldı. Chan özlemin verdiği acıyı sevdiği çocuğun kokusuyla unutmuştu. Hiç bir şey yoktu aklında, sadece kollarındaki minik bedeni düşünüyordu.
Seungmin ayrıldığında, Chan'da çekmişti minik bedenin etrafındaki kollarını.
"Seungmin, neden bana ulaşmadın?"
"Üzgünüm Chan, ailem yüzünden ne telefonum vardı ne de sana ulaşabileceğim bir şey. En sonunda da kaçtım buraya işte."
Chan, anlayışla başını salladı. Bir süre bakışmışlardı. İşte Seungmin o zaman fark etmişti Chan'ın bakışlarının derinliğini.
☆☆☆
Okul çıkışında ikili birlikte yürüyordu, güneşin aydınlattığı sokakta.
"Peki, buraya nasıl geri döndün?"
"Üniversite sayesinde."Yürürken Seungmin sürekli telefonuyla ilgileniyordu bu Chan'ı fazlasıyla meraklandırsa da umursamadan yürümeye devam etti. İkisi de sessizdi, ne konuşacaklarından ya da ne yapacaklarından bir haberdi.
"Ben atölyeme gideceğim, sonra görüşürüz seung."
Seungmin nihayet kafasını telefondan kaldırdığında, gülümseyip el sallamıştı çocukluk arkadaşına.
Chan, atölyesinde çalışıyordu. Ama aklını meşgul eden bir kumral saçlı varken bu çalışma pek de verimli olmuyordu.
"Seungmin, naptın sen bana?"
Sıkıntıyla başını masaya yasladı. Geceyi izledi bir süre..."Gecemin güneşi, ne zaman fark edeceksin beni? Sevecek misin sende beni?"
Yıllardır içine attığı her bir duygu, dolup taşıyordu kalbinde. Özlemi, acısı, mutluluğu her biri içine oturmuş, ağırlaştırıyordu yüreğini.
Düşünüyordu, yıllardır yaptığı gibi. "Fark edilemeyecek kadar iyi mi gizliyorum hislerimi?"
Karşısında duran çocuğa sarılamamak, dokunamamak, sevememek o kadar yakıyordu ki canını. Anlayamazdı herkes bunları, saçma bulurdu belki de. Aşkı anlayabilen tek kişi aşık olandır derlerdi, bunu yaşayarak ve acı çekerek öğrenmişti.
Seungmin'i sevmesine rağmen, onun başkalarına nasıl baktığını görmüştü kendi gözleriyle. Hep keşke demişti, ben olsaydım onların yerinde. Düşüncesi bile kalbini hızlandırıyordu hep, gerçeği olsa kalpten bile giderdi.
Seviyordu kumral çocuğu ama hislerinin karşılığı hiç bir zaman olmamıştı. Seungmin hep ümit veren taraf olmuştu, acıyı çekense hep karşı taraftı. Ümitlenip, sulara serilen hayalleri çok yaşamıştı.
Kaç kere göz yaşı dökmüştü? Kaç kere ruha dönüşmüştü? Bilmiyordu, istediği tek şey, hislerinin karşılığıydı. Ümitlenmek istemiyordu artık ama içinde parlayan minik ışık, buna asla izin vermiyordu.
"Sevseydin ya bir kere...sonra çekip gitsende, anılarınla bıraksaydın beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends°•○Chanmin..
FanfictionChan, okulda ünlenen bir şarkıcıydı. Herkes ona "mavi" derdi, bazıları gerçek adını bile bilmezdi. Gecenin mavisi uzun zamandır kayıp olan güneşini bulmuş, ona şarkılar yazmıştı. Güneşi ise ona yazılan şarkıları başkası için dinlemişti. Nerden bileb...