altı

11.3K 1.2K 593
                                    



Aşağı inmeden önce son kez aynanın önündeydim. Altımda dar, kumaş pantolon üzerimde ise crop şeklinde ceket vardı. Ceketin içinde boynumdan, belime kadar uzanan vücut kemeri bulunuyordu.

Dün Jimin hyung ile çıktığım alışverişte bunları almış, saçlarım için de kuaföre gitmiştik.

Saçlarımdan akan boya yerine artık siyah rengi alıyordu, uçlarında Jimin hyungun isteği sayesinde kıvırcıklar vardı. Ah bir de hafif bir göz makyajı!

Fazla mı abartmıştım? Amacım sadece Taehyung'a güzel gözükmekti ama galiba fazla abartmıştım.

Ne kadar abartırsam abartayım onun yanında sönük kalıyordum. Daha demin camdan baktığımda ona yine yeniden hayran kalmıştım.

İçinde siyah gömleği ve üzerindeki ceketi ile sanat eseri gibiydi.
Arabasına yaslanmış, pencereme kaşlarını çatarak bakıyordu. Bekletilmek en az Mingyu kadar onu sinir ediyordu.

Daha fazla bekletmemek için telefonumu elime almış, odamdan çıkmıştım. Üzerimdekiler belimi açıkta bırakıyordu ama bu ev halkı için sorun değildi, oldum olası hep böyle rahat büyümüştüm.

Bana "sen erkeksin, davranışlarına dikkat et" tarzında cümleler kurulmamıştı aksine "ne yaparsan yap arkandayız yeter ki bizimle paylaş" tarzında cümleler kurulmuştu bu yüzden ailemi  seviyordum. Salona indiğimde annemin televizyonda en sevdiği diziyi izlediğini görmüştüm.

"Anne ben dışarıya çıkıyorum, biraz geç kalabilirim" yaptığım açıklamaya rağmen fazla takmamıştı. Hatta hiç takmamıştı. Gerçekten bu dizi için bütün hayatından kopuyor.

"Anne sakın neden bana haber vermedin diye kızma tamam mı?" sesimi yükselterek kurduğum cümle onun dikkatini çekmiş, kafasını bana çevirmesini sağlamıştı. Gözleri ilk yüzüme sonra yavaşça belime doğru kaymıştı.

"Jungkook? Benim güzel oğlum bu hâlin ne böyle?" Yüzündeki şaşkın ifadeyi neye yorumlayacağımı karıştırmışım. Beğenmiş miydi yoksa sinirlenmiş miydi?

"Tanrı aşkına! Böyle gezerek kesinlikle annenin güzelliğini ve becerikliğini ortaya koyuyorsun, aferin oğluma. Acaba şu hâlinin fotoğrafını çekip baba tarafına mı göstersem?"

Kesinlikle beğenmişti. Kurduğu cümleler yüzümü güldürmüştü hatta gerginliğim gittikçe azalıyor gibi hissediyordum.

"Anne ben dışarı çıkıyorum, bunu son kez söylüyorum bak." Cümlemim sonunda işaret parmağımı kaldırmış, sinirli gözükmek için kaşlarımı çatmıştım.

"Kaç gündür evdesin zaten, git eğlen ama kiminle çıkıyorsun? Babana söyleyeceğim yalanı belirlemem gerek." Anneme Taehyung ile çıkıyorum gibi bir açıklama yapamazdım, annem her ne kadar sevse bile babam Taehyung'un serseri olduğunu düşünüyordu.

"Jimin hyung ile çıkıyorum anne, bak geç kaldım senin yüzünden! Kaçtım ben, öptüm." Hızlı hızlı konuşurken çizmelerimi giymiş, çıkmadan öpücük atmıştım.

Tanrım! Biraz daha devam etseydim asla evden çıkamazdım. Rahatlamış bir şekilde derince nefesimi vermiş, kapıyı arkamda bırakarak yürümeye başlamıştım. Ve işte oradaydı.

Küçük Jungkook'un ilk aşkı, ergen Jungkook'un hayalleri, yetişkin Jungkook'un en büyük korkusu karşımdaydı. Gözlerini bütün vücudumda gezdirmiş, hafifce kaşlarını çatmıştı. İşte, başlıyoruz.

"Jungkook beni sınamak için mi geldin dünyaya?" Kesinlikle beklediğim tepkisi buydu. Güzel olduğumu, yakıştığını söyleyecek değildi.

"Seni sınamak için neden dünyaya geleceğim ki? Eminim bu kadar boş yere doğmamışımdır." Arabasının önüne geçmiş, koltuğa oturdum.

badass bro Where stories live. Discover now