S.K

910 60 7
                                    

Ayy 100 k olmuşuz bebeklerim🥹🥹 Buraya kadar İdil ve Eymen'le olan ve olmaya devam eden herkese çok teşekkür ederim🫶🫶

🔜 Arkadaşlar bu arada bölümlerin bu kadar aralıklı gelmesinin sebebi mezuna bırakmış olmam. Yani ben 1 sene daha sınav öğrencisiyim canlar🥹 Bu yüzden lütfen okunmalar yükseldi diye bu kadar aralıklı yazdığımı düşünmeyin. Olabildiğince çok yazmaya çalışıyorum. Üstelik Hiçlik benim tek kurgum değil; 4 tane daha kurgum var. Ara sıra onlara da yazmaya çalışıyorum, tabii onlar henüz yayında değiller.

Her neyse canlar! Hiçlik için açtığım Instagram hesabını bırakayım buraya;

@hicliik0

Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen! Bu bölüm Simay'la Serkan için çünkü onları çok fazla okuyamadık. Onlar da benim bebeğiiim🫶

O zaman keyifli okumalar!

Bazı kırgınlıklar vardır, sevgin için görmemezlikten geldiğin kırgınlıklar ve sevdiğin için görmezden gelemediğin kırgınlıklar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bazı kırgınlıklar vardır, sevgin için görmemezlikten geldiğin kırgınlıklar ve sevdiğin için görmezden gelemediğin kırgınlıklar. Ben o kadar çok seviyordum ki görmezden gelemiyordum. Ona göre ben daha hatalıydım belki de ama kalbimin içindeki yangını görse, beni suçlayamayacak kadar kendinden utanırdı. Ama o, onun yüzüne vurana kadar suçlarının bile farkında olmamıştı. Zaten artık bir önemi de kalmamıştı.

"Silah götürmeli miyiz?" diyen Serkan'a hiçbir karşılık vermeden bir kaç silah alıp kutunun içine koydum. Sabahtan beri benimle konuşmaya çalışırken öyle saçma sorular soruyordu ki, bir ara dairede ki televizyonu neden orada tutuyoruz? Diye de sormuştu. Cevabım sadece ters ters bakmak ve eşyaları toplamaya devam etmek olmuştu. Hava kararalı bir kaç saat olmuştu ve şimdi de ülkeden bir kaç şey alıp diğer ailelere götürüyorduk.

"Selam." Duyduğum sesle bakışlarım kapıya döndüğünde gülümsedim. Bu evler yenilenirken tanıştığım askerdi, daha doğrusu Can'dı. "Naber?" Gülümseyerek yanıma geldiğinde Serkan'a kaçamak bir bakış attım. Tam da tahmin ettiğim gibi kaşları çatılmış, çenesi kasılmıştı. Bakışları, Melisa'yla onu her gördüğüm anda yaşadığım hisler gibi kararmıştı. Ama ben o değildim. Sırf onu kıskandırmak için Can'a ultra yakın davranacak değildim.

"İyi sen?" derken yanıma gelmiş ve kutulardan birini almıştı.

"İyiyim bende. Senin şu dert edindiğin ev var ya?" Sesindeki ima beni güldürürken kafamı salladım.

"N'olmuş benim dert edindiğim eve?" Bir ev çok kötü durumda olduğu için yıkılması gerektiğini savunmuştum ama o ısrarla tadilatla hallolabileceğini söylemişti.

"Yıkmaya karar verdiler."

Kahkaha atarak elimdeki kutuyu bıraktım. Bana döndüğünde söyleyeceğim her şeyi kabul edeceğini anladım, haklı çıkmıştım! "Sana söylemiştim! Bazen yıkmak en iyisidir." Başını eğerek gülümsedi ve tekrardan bana döndü.

HiçlikWhere stories live. Discover now