Fıçının kapağını kaldırdım.
İçinde bir şeyler vardı. Karanlıkta tam gözükmüyordu ve meşale Burak'taydı.
Elimi içine daldırdım. İçinden iki tane şey çıktı.
Birisi silindir bir çanta.
Diğeri de bir bir karış boyutunda küçük bir kutu.
Önce kutuyu açtım.
İçinde bir kağıt parçası ve küçük bir şişede siyah renki, parlak simlere sahip bir sıvı vardı. Şişenin üstüne de ayrıca bir kağıt yapıştırılmıştı.
Kağıdı aldım, karanlıkta okunmuyordu, "Işığı buraya getirsenize!" diye seslendim.
Burak meşaleyi Selman'a verdi.
Selman oturakları atlaya atlaya yanıma geldi.
Şişenin üstü aydınlanmaya başlayınca okumaya başladım:
"Anti-Gravity İksir."Diğer kağıtta, "Uçmasını istediğiniz cisme dökün. Havalandıktan sonra 10 saniye geçerli yer çekimini görmezden gelir. Yanlış kullanılması sonrasında sorumluluk kullanıcıya aittir. Para iadesi kabul edilmez." yazıyordur.
"Ahahah!" diye güldüm. "Bize koca bir tekne veriyorsun, tabii ki nehre nasıl indireceğimizi düşüneceksin!"
Yandan Burak'ın sesini duydum. "Küçük bir kutu buldum! İçinde 2 altın 13 bakır var" dedi.
"Toplam 5 altın 17 bakırımız oldu. Hasan'ın şişlediği yaşlı adamdan da 4 bakır çıkmıştı." diyip elimdeki şişeyi gösterdim. "Bu şişeyi gemiye dökersek 10 saniyeliğine gemi uçacak. Biz de o sırada nehre kadar koşarak ittireceğiz gemiyi." dedim.
Burak, "Pahalı bir şeye benziyor." dedi.
Hasan gülüp "Eğer gerçekten oduncu varsa gemisinin kaybolduğunu görünce deliye dönecektir." dedi
4 arkadaş Hasan'ın dediğine güldük.
Sonra slindir çantayı açıp içine baktım.
İçinde bir tomar kağıt vardı.
Meşaleyi tutup kağıdı çıkartmadan içine baktım.
Bir haritaya benziyordu.
Çantanın ağzını kapattım tekrar. Şimdilik haritaya ihtiyacım yoktu. Kağıdı çıkartıp iki saat uğraşmak istemiyordum.
Hava da rüzgarlıydı, kağıtlar uçarsa bu karanlıkta bulması zor olur.
"Beyler burada bir harita var ama denize açıldığımızda detaylı bir şekilde bakarız." dedim.
Diğerleri tamam dedi.
Sonra gemiden indim ve derenin tam ne tarafta olduğuna baktım.
Ve karşıma çıkan şey beni şoka uğrattı. Burada dere falan yoktu. Genişçe bir nehir vardı. Karanlık olduğu için karşı kıyı gözükmüyordu.
Mantıklı...
Dere olsa gemi kayalara otururdu.
Bir süre sonra plan yaptık, "Burak önde, halatla çekerek gemiye yön verecek. Biz de arkadan ittireceğiz. İleride dere değil nehir varmış. Nehre tamamen bırakırsak içine giremeden gemi gider. Birazı karaya oturacak şekilde koymalıyız, sonra ittiririz. Ya da kendiliğinden suya girer." dedim.
Neyse.
Gemiye çıktım şişenin tıpasını çekip içindeki siyah sıvıyı geminin ortasına döktüm.
Tahtalar gıcırdamaya başlarken kıç taraftan aşağıya atladım.
Geminin tahtaları bayağı gıcırdamaya başlamıştı, yavaşça kıpırdamaya başlayınca, "Gemi kalkıyor! Asılın!" diye bağırıp arkadan bütün gücümle ittirmeye başladım.
Hep beraber gemiyi hareket ettirmeye çalışıyorduk
Gemi yerden yükselince havada süzülmeye başladı.
Havada süzülmeye başlayınca sanki bir balon taşıyormuşçasına nehre koşturmaya başladık.
Havada hızla süzülüyordu.
Koşarken Hasan bağırdı, "Bence o şişe birkaç yüz altın ederdi. Bu kadar etkili olmasını beklemiyordum!"
Nehre yaklaştık.
"Çok az bir kısmı karaya oturacak, dikkatli olun!" diye bağırdım.
Açısını, konumunu ayarladık.
İksirin etkisi geçmeye başlayınca tekne yavaşça alçalmaya başladı.
Çok az bir kısmı karaya değecek şekilde indi.
Ön kısmı suda yüzerken arka kısmı da hafif hafif kayarak karadan uzaklaşıyordu.
Burak ön taraftan çektiği için beline kadar suya girmek zorunda kalmıştı. Suyun içinde büyük adımlar atarak yanımıza geldi. "Olum su derin olsaydı üstümdeki bu zırhlarla falan boğulabilirdim he." dedi.
Hasan halat merdivenden çıktı. Peşine de biz çıktık.
Gemi de karadan kurtulmak üzereydi.
"Kürekleri alalım." dedim.
"Zorlu bir rafting yapmaya başlayacağız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
20'lik Zar (S.FİNALİ)
FantasyBirlikte "Role Play" adı verilen fantastik kutu oyunu oynayan 4 arkadaş oynadıkları evrenin içerisinde bulur kendilerini. Senaryoyu bitirip gerçek dünyalarına geri dönebilecekler mi? Yoksa uyum sağlayıp keyiflerine mi bakacaklar. Ya da başarısız olu...