Bölüm 34 - Füze

9 4 0
                                    

Diğerleri uyuyordu. Burak da ateşin başına geçmiş kuru bir yaprağı ateşe uzatıp tutuşmasını izliyordu.

Kalkıp yanına geldim ve konuştum..

"Naber?"

Şaşırdı, "Uyanmışsın! Diğerle..." derken sözünü kestim. "Uyandırma boşver. Uyusunlar... Sen mi nöbet tutuyorsun?" diye sordum.

"Kısa çöpü ben çektim" dedi hafif gülerek. Sonra gür, kıvırcık siyah sakallarını sıvazladı.

Yanına oturdum.

Önümde kamp ateşi minik çıtırtılarla geceyi ısıtıyordu.

"Sakalları kesmeyi düşünüyor musun?" diye sordum.

"Traş bıçağın var mı?"

"Yok."

"Makinen var mı?"

"Yok." dedim ve ekledim, "Ama kılıçlarımız, bıçaklarımız var."

Bir şey demedi avuçlarını ateşe uzattı.

Uzunca karnım guruldadı. "Yemek yediniz mi?" diye sordum.

"Hayır. İki gündür uyuyorsun ve ufak tefek böğürtlen falan yedik. Selman yol boyunca mızmızlandı." dedi.

Şaşırmıştım. Demek ki rüyada geçirdiğim vakit dış dünya ile aynıydı.

"Yarın öğle vaktinde şehre varacakmışız. Natalie bize yemek ısmarlama sözü verdi. Kalacak yer konusunda da endişelenmemize gerek yokmuş. Amcası kraliyet şövalyelerinin kaptanıymış, aynı zamanda Viktor'un ustası."

Burak biraz heyecanlanmış gözüküyordu.

Role Play oynarken genelde en agresif oyuncu kendisi olurdu ama burada her şeyi büyük bir olgunlukla karşılıyordu.

"Viktor'un yaraları nasıl oldu?" diye sordum.

"Kanaması durdu. İltihap da kapmadı ama sanırım artık tek gözle idare etmesi gerekiyor." dedi.

Üzüldüm...

Karnım guruldadı.

Biraz sırıtarak elimi cebime attım. "Bak şimdi ne yapacağım" dedim.

Arkadaşım merakla bana bakmaya başladı.

Cebimden zarı çıkarttım ve diğer elimi gökyüzüne uzattım. Sonra havalı bir şekilde konuşmaya başladım.

"Çok uzaklarda yakaladığı aşırı obez tavşanı yuvasına taşımaya çalışan kartal ne yazık ki yolun ortasında çok ağır olan tavşanı elinden kaçırdı. Bu sırada Burak ile Sungur kenardaki boş sedyeyi taşıyorlardı. Tavşan geldi ve sedyenin üstüne düştü. Kartal uzaklara ağlayarak giderken kamptakiler de yemeğin tadını çıkartıyordu." dedim.

Zar parladı.

Yere attım.

Sonuç [ 13 ]

Gülerek ayağa kalktım, "Çok şişko olmasa da bir tavşanımız olacak." dedim.

Burak da heyecanlanmış gözüküyordu. Hemen ayağa kalkıp sedyeye koştu.

Burakla ikimiz sedyeyi aldık ve yürümeye başladık.

Yukarıdan füze gibi bir şey indi sedyeden sekip yere düştü.

Ölü, kahverengi bir tavşandı bu.

Tavşan eti yiyecektik.

20'lik Zar (S.FİNALİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin