Misiza'nın bir kaç dakika önce yaşadığı sevinç yerini endişeye bıraktı. Küçük kızı düşündükçe bu konudaki bilgisizliği ile yüzleşiyordu. Muhafızların sahip olduğu yıldız gözler benzersizdi. Dünya'da ya da Gilyra Diyarında hiç kimse altı köşeli yıldız şeklindeki irislere sahip değildi. Bir diğer fark ise renkleri ve renklerin taşıdığı anlamdı. Her renk insan ırkına ait bir erdemi temsil eder, her erdem o rengi alan muhafıza ayrı bir meziyet kadardı. Mavi su demekti; mavi irisleri taşıyan Muhafıza yay ve ok bahşedildi. Kullanmakta usta oldukları yay ve ok, düşmanı vurmakta mahirdi.
Gri renkli irisler rüzgar demekti ve kılıçları bedenlerinin bir parçası gibi hareket eder, düşmana yaşama şansı vermezdi. Siyah irisler güç ve kuvvet demekti. Her rengin bir anlamı ve gücü vardı. Peki bu küçük kız neden on üç rengin hepsini aynı anda gözlerinde barındırıyordu? Göz bebekleri neden altın gibi parlıyordu? En önemlisi ise Yüce Miryus bu kızı neden saklamıştı? Tüm Muhafızların doğumundan haberdar olurken bu kızın gizlenmesinin sebebi neydi? Neden Muhafızlar vaktinden önce ortaya çıkmıştı?
Kendi kendine sorduğu sorulara cevap bulamadı. Odasında yatağı ile çalışma masası arasında hızla yürürken bu konuda ki cehaleti ile baş etmeye çalıştı. Duvarların arkasını gören gözleri kör olmuş gibiydi. Kilometrelerce uzaklıkta yürüyen karıncanın ayak sesini duyan kulakları sağırdı. Ona bu gücü veren Yüce Miryus'un yokluğu ile sınanıyordu. İçinden yalvarmaya başladı. Yardımına muhtaç olduğu Tanrısına...
Gecenin karanlığı Misiza'nın hislerini köreltirken bedenini yatağına sürükledi. Etrafındaki taştan duvarlar üzerine gelirken duvarlardaki meşaleler bu karanlığı delip geçemiyor, Misiza'yı aydınlığa ulaştırmakta yetersiz kalıyordu. Büyük camlar gecenin tüm karanlığını odasına davet ediyordu.
Gözlerini kapatarak Yüce Miryus'un içinde bulunduğu karmaşaya son vermesini diledi. Kalbi hızlanarak göğüs kafesini zorladığında damarlarında akan kanın hareketini hissetti. Akan kan bedeninde dolaşırken geçtiği her yeri ateşler içinde yaktı. Odasının dışındaki her adımı her nefesi duymaya başladığında yaklaşmayı başardığı Tanrı'sına seslenmeye başladı.
"Yüce Miryus zihnimi berraklaştır. Yüce Miryus yolumu aydınlat. Sırlar ağır geliyor yenileri sadece yükümü artırır. Yokluğunla sınama, merhametini ve şefkatini esirgeme..." Yüce yaratıcısına yalvarmaları sonuç vermişti. Misiza odasını, sarayı geride bırakırken aklı ve vücudu zamandan azade kılındı, bedeni odasında yatağına et ve kemik yığını gibi düşerken, ruhu sonu olmayan ışığın içinde Yüce yaratıcı Miryus'un şefkati ile ödüllendirilirken, ağacın toprağa olan muhtaçlığını yaratıcısına karşı hissediyordu.
Yüce Miryus, bilmesi gerekeni Ruhu Gezene fısıldarken, açık olan üçüncü gözü, geçmişi tüm çıplaklığı ile görüyordu. Derinlerden fısıltı gibi gelen sesleri algılaması güç olsa da duyması gereken kelimeleri duymuştu. Küçücük bir damlanın buluttan kopması gibi koptu Yaratıcının şefkatli mabedinden. Damlanın denize ulaşmak istemesi gibi hızla düşmeye başladı binlerce yükseklikten. Topuklarına kadar uzun saçları önünde, elleri gibi uzanıyordu ileriye, tutunmak ister gibiydiler göremedikleri dallara, bulutlara, aya ve yıldızlara...
Yere düşmek üzereyken ansızın uyanıp gözlerini açtı. Az önce bedeninin düştüğü yatağından düşünceli şekilde kalktı. Ellerini şakaklarına götürüp ovalamaya başladı. Bu gece daha ne kadar şaşıracaktı.
Yüce Miryus saklamasını istiyordu ama o kızı gören herkes farklı olduğunu anlardı. Belki tam olarak bir açıklama bulamazlardı ama bu genç kızda ki tuhaflığı saklayamazdı. Yüce Miryus ona çok büyük bir yük yüklemişti. Bu kez saklamakta korumakta çok zor olacaktı. İçinde bulunduğu yorgun ve karamsar halinden sıyrılmaya çalıştı. Geniş ahşap kapının yanında olan Gilyra Diyarına özel, geniş gövdeli ve kökleri ile bulunduğu toprağın yüzlerce metre derinlerine ulaşan, kesilse bile tekrar büyüyen ölümsüz bir ağaç olan Ujanb ağacında yapılan geniş sandalyesine oturarak ellerini çalışma masasının üzerinde birleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHAFIZ
Fantasy"Rüyalarda gizlenen gerçek, zamanı geldiği için ortaya çıktı. Hayatın bugünden itibaren değişiyor. Yolun tuzaklarla dolu olsa da hala sana ait. Sonunu değiştirmek senin elinde." Misiza derin bir nefes alarak konuşmasını sürdürdü. "Hayatın on üç...