son gün

160 18 23
                                    

[wonyoung's pov]

düğünden sonra yazlığa gitmiştik. yanımda yedek kıyafetim yoktu ve hava çok sıcaktı. evin içinde düğün kıyafetlerimle nasıl oturacaktım acaba.

yazlığa geldiğimizde direkt topuklularımı çıkarıp koltuğa attım kendimi. o sırada park teyze üzerini değiştirip gelmişti ve annemle terasa çıkıp oturmuşlardı.

bende canım sıkıldığı için bahçeye inmeye karar verdim ve giriş kapısında dikilip küçük kuzenime
(5 yaşında) ayağıma terlik getirmesini söylüyordum.

"ya pembe olanlar işte."

"wonyoung unnie burda başka pembe terlik yok ki."

"nasıl yok ya orda işte."

bu saçma sohbetin üzerine kapıda sunghoon'un belirdiğini gördüm. bana bakıyor ve gülüyordu.
beyefendi tabii üzerini değiştirmiş rahat rahat gezerken ben hala elbisemleydim. şaşkın bi surat ifadesiyle ona bakıyordum.

"annem burda mı?"

"evet evet terastalar."

"terasa nerden çıkılıyor?"

"merdivendeen." diyerek üzerinde durduğum merdiveni gösterdim.
çocuk herhalde heyecandan ne diyeceğini şaşırdı acwxmslxöşs.

yine aynı tebessümlü surat ifadesi ile yanımdan geçerek terasa çıktı. kalbim küt küt atarken biraz merdivende boş boş dikildim. sonra zaten aradığım terlikleri de bulamayınca içeri geri girip boş bir odada telefonda takıldım.

odadan çıktığımda evin kalabalıklaştığını ve bir kısmın balkonda bir kısmın da bahçede yemek yediğini gördüm. sunghoon da bahçedeydi ve annem sunghoon'a yemek dolduruyordu cşsğxmsmşs.

"anne ya ne zaman gidicez eve?"

"ne var wonyoung noldu yine."

"ya anne kaldım elbiseyle ya."

"e dayan kızım bi kaç saat daha."

"ama çok sıcak ve bunaldım."

"ne yapayım bak orda deniz var git atla serinlersin."

ben oflarken annem de çorba içen sunghoon'a "dimi?" diye sorarak kendini onaylatmaya çalışıyordu.
ağzına çorba kaşığını götüren sunghoon saçma diyaloğumuza sırıtırken başını olumlu anlamda salladı. daha nasıl rezil edebilirdim kendimi bilmiyorum.

içeri girdiğimde yaşıtım erkek kuzenim de peşimden geldi. ondan kıyafet istediğimde "sabahtan beri niye istemedin eşek." dedi gülerek.

"ne bileyim ya yeni gördüm seni."

"al." diyerek önüme bir eşofman ve bir badi attığında iki katım olan o kıyafetlerle bakıştım.

"valla wonyoung'cum elimde sana olabilecek max bunlar var."

başımı sallayarak kaderime razı gelince yan odaya geçip üzerimi değiştirdim. kocaman olan eşofman düşmesin diye ipini iyice sıktım. aynada kendime baktığımda aşırı komik ve rezalet görünüyordum. ve güzel olmadığımı bildiğim için de kendimi rahat hissedemiyordum.

sunghoon'un göreceğini bilmesem şalvar bile giyerim umrumda olmazdı bu arada şsöxksmdö. amaan neyse ya diyerek odada oturdum. hava kararmaya başlayınca bahçede oturan kuzenlerim ve ablamın yanına gidip oturdum. gözlerim sunghoon'u aradığında gitmiş olduğunu farkettim.

kuzenlerimin çoğu benden büyük olsalar da komik insanlardı ve sohbetleri sarıyordu. yazlıkta geçen akşam sohbetlerini seviyordum.
keşke eunchae'de olsaydı daha eğlenceli olurdu.

platonic | jangkku & chaemuraWhere stories live. Discover now