♡10.BÖLÜM♡ Yaşasın Havai Fişekler...

74.4K 4.1K 109
                                    

Düzenlenmiş haliyle...

******

Bir yerlerden müzik sesleri geliyordu. Ama nereden? Rüya aleminden mi geliyordu yoksa gözümü açacağım vakit dahil olacağım dünyadan mı?

Ah kimi kandırıyorum ki? Uyanma vakti.

Tabi ki tam yanımda ki şifonyerin üzerinde olan telefonumdan geliyordu muhteşem ses. Ama bir sorun vardı ki gözlerimi açamıyordum. Bütün gece babamla akşam konuştuklarımızı düşünmüştüm. Sabaha karşı kapanmaya duran gözlerimle sabah namazını da kılıp öyle yatmıştım.

Ama yine bir karara varamamıştım sonuç olarak. Aslında varmıştım ama varamamıştım.

Vazgeçecektim...

Ayrılacaktım...

İçimde ki yeni yeni başlayan duygu pıtırcıklarına yer aramıştım aslında. Onları kelebeklenmeden yok etmeliydim. Evlensem de değişen bir şey olmayacaktı ki zaten. Üzülen olacaktım fazlasıyla.

Küstürmeliydim o pıtırcıkları kendime. 'Ben size bakamam. Büyüyünce beni anca mutsuz edersiniz' diyerek göç etmelerini sağlamalıydım en kısa zamanda.

Zorla gözlerimi aralayıp kulağımın dibinde yankılanan sesin merkezine yöneldim. Elime aldığım gibi kapattım alarmı. Gözlerim bana savaş açıyordu evet ama bende onlara savaş açmayı başardım.

Ayrılacaktım sevgili nişanlımdan. Babam eğer ki istemiyorsam, kafamda soru işaretleri varsa, iyice düşünmem için uyarmıştı. Son raddeye gelmeden bir baba olarak üstüne düşen görevi yapmıştı o da.

Düşünceli babam benim...

Ben her ne kadar anlaşmaya uymayayıp gerçek bir evlilik için kendimi ayarlasam da Yavuz da kendi yolumda ilerleyecekti. Neden kendimi sıkıntıya sokayım ki? Başlamadan bitirmek en iyisi olacaktı.

Geceden beri düşünmekten yorulduğum şeyleri unutmaya çalışarak çevik bir şekilde kalktım yataktan. Okula gidip son sınav tarihlerini öğrenmem gerekiyordu panodan. Zaten bu ara iyice boşlamıştım okulu. Hiç değilse erkenden öğrendiğim sınavları, tarihleri gelmeden bolca çalışırdım. Ama ondan önce, kuzenler ile sözleştmiştik bu sabah ki kahvaltı için. Hazırlık yapmalıydım en hızlısından.

Abdestimi alıp giyeceğim kıyafetleri ayarladım dakikalar içerisinde.

Kimse uyanmamıştı henüz. Annem de uyuya kalmıştı demek ki. Bir kahvaltı hazırlayabilirdim değil mi?

Dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp tabaklara koydum. Her zaman hep işime yarayıp ve herkesin beğenisini kazanan baharatlı menemenimi de yaptım. Patatesler de kızarmıştı. Demlenen çay ile de kahvaltı hazır oldu. Tek bir eksik kalmıştı fırından yeni çıkan sıcak simitler. Sabah kahvaltılarımızın vazgeçilmeziydi neredeyse. Ama sadece sokağın başında ki fırının simitleri seviliyordu ailemiz tarafından. Simitleri kim alacak mevzusuna gelir isek; pek kıymetli kardeşcanım bu iş için doğmuştu adeta. Evin küçüğü olmak her zaman iyi olmuyor tabi.

Çöp atma, ekmek alma, markete gitme, komşuya bi koşu bir şey götürme ve daha bir sürüsü. Bu işlerin tamamı eminim ki her evde en küçüğün işidir.

Hamza'nın normal haliyle mızmızlandığını hesaba katacak olursam, şimdi uyku halinden uyandırmak bir hayli zor olacaktı.
Odasına doğru yavaş adımşar ile ilerliyordum ki çalan zil ile rotayı kapıya çevirdim.

Biricik kuzenlerim Büşra, Emre kardeşler ve Tuğba gelmişti.

"Hoşgeldiniz.." diyerek içeri buyur ettim.

LOTUS ÇİÇEĞİ♡ Kitap OlduWhere stories live. Discover now