ep.18, ilk adımlar

6 3 0
                                    

Çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak. Dün Hyejin ve Sue için dışarı çıktığımızda aslında biraz da dışarıda olmayı özlediğimi fark ettim. Uzun zamandır evdeydim ve geceleri çalışıp sabahları elimden geldiğince ayakta kalıyordum. İlk başlarda tam tersi çalışıyor olsam da düzenim gece çalış sabah yat şeklinde olduğu için geri bu hale dönmüştüm. Ama şu an iyi mi yaptım diye sorguluyordum.

Elimdeki kalıplı kumaşı daha fazla çalışmak istemediğim için bıraktım ve birkaç günlüğüne de olsa çalışmamak için odadan çıktım. Salonda televizyonun sesi geliyordu. Burada da sırf reyting olsun diye saçma konulardan kaos çıkartan yarışma programları vardı ve şu an birisi açıktı. Ananem biraz kaos sever bir kadın olduğu için de hiç kaçırmazdı bu programları. Tamam bende severdim biraz ama şu an bunları çekecek halim yoktu.

Salona yürüyüp kapıya yaslandım ve televizyona odaklanmış ananeme seslendim. “Pişt güzellik. İşin yoksa gezelim mi azıcık?” 

“Gezelim kuzum.” Televizyonu kapatırken cevaplamıştı beni. “Bende sıkılmıştım zaten evde otur otur.”

Başımı sallayıp kolumu koluna geçirdim ve odasına bıraktım. Daha sonra seke seke kendi odama gelip dolabımdan kıyafetlerimi çıkardım. Normal bir yere giderdik muhtemelen, çok süslenmeme gerek yoktu yani.

Günlük sayılan kıyafetlerimi giyip birkaç takımı taktıktan sonra hazırdım. Çantamla beraber asılı kabanımı alıp odadan çıktım. Salona geçtiğimde ananemin hala hazır olmadığını anlamamla telefonumu çıkarıp beklemeye başladım. Birkaç kısa video izledikten sonra o da gelmişti.

“Hadi çıkalım kuzum.”

Ananemin seslenmesi ile yerimden kalktım ve beraber ayakkabılarımızı giyip çıktık. İki kız kol kola yokuş aşağı iniyorduk yavaş yavaş. Daha önce olduğu gibi mahalledeki kadınlar bize bakıyordu ama bu sefer daha gülümserdiler. Onlara da aynı şekilde karşılık vererek yürümeye devam ettik.

“Ee nereye gidiyoruz şimdi? Var mı aklında bir yerler?”

“Şehrin bu tarafı biraz yabancı kalıyor bana aslında. O yüzden daha bildiğim yerlere, daha önce hep rahatlamak için gezdiğim yerleri sana göstermek istiyorum.”

“Beni biraz daha kendinle tanıştırıyorsun sanırım?”

Ananemin yorumuyla gülümsedim. “Kesinlikle öyle yapıyorum.”

Beraber gülüşerek otobüs durağına yürüdük ve kısa bir bekleme sonrasında istediğim otobüsün gelmesi ile binip yola çıktık. Kalabalık olmayan otobüste beraber oturarak etrafı izlemeye başladık...

“Ay anane yani kötülemek gibi olmasın ama şu tam karşımızdaki adam kombin yapmayı hiç bilmiyor sanırım.”

Ananemin kulağına yaklaşıp kısık seste söylediğim şey ile ikimiz de önce oraya bakmış sonra kıkırdamıştık.

“Asıl onun arkasında kalan adama bak. O ayakkabıyla o gömlek mi giyilirmiş canım ya?”

Ananemin dediği yere baktığımda kelimelerimin kifayetsiz kalacağını anlamıştım... Beyaz takım gömleğinin altına kocaman tabanlı bir spor ayakkabı? Pantolon da kumaş pantalondu yani, kot olsa neyse diyecektim. Allah’ım gözlerim Kylie Jenner’ı neon yeşil gelinlikle rüyamda gördüğünde bu kadar kanamamıştı.

“Yorum yapmak istemiyorum ben.”

Bir süre dışarıdaki insanlardan, yeni binenlerden konuştuktan sonra ineceğimiz durak gelmişti. Demirlerdeki tuşlardan birine basıp seslendim.

“İniyoruz şekerparem.”

Otobüs durunca birkaç kişi ile beraber inip yolun karşısına geçtik. Geldiğimiz yer okulumun yakınlarıydı. Çalıştığım yer okulum ve eski evim yakın olduğu için gezdiğim yerler de genelde aynıydı. Beraber el ele yolun karşısına geçtikten sonra ilk durağımız olan okuluma ilerledik
.
“Yirmilerindeki Nur’un okul günlerini görmek ister misin?”

first and last tear | bang chanWhere stories live. Discover now