Özel bölüm/3

582 35 20
                                    




Selam. Doğum günüme özel, kitaba özel bölüm getirdimm. Bol bol oy verip yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Son zamanlarda hem okunma hem de oy sayıları düştü. Bunu sona gelmemize bağlıyorum. Bu arada yaklaşık altı bölümümüz kaldı. Sonra onlarla vedalaşacağız ve bu durum bana çok tuhaf hissettiriyor.. Her neyse, keyifli okumalar dilerim.

Toprak'ın anlatımından.

Bugün Nil'i, Oğuz'a anlatacaktım. Ona karşı olan, adına henüz bir şey koyamadığım hislerimi biriyle paylaşmak istiyordum. Ve bu kişi tabi ki Oğuz olmuştu. Beni en iyi anlayan ve en doğru yolu gösterecek kişi oydu, biliyordum. Her zaman da öyle olmuştu. Yardıma ihtiyacım olduğunda, bir başarı elde ettiğimde, akıl almam gereken bir nokta olduğunda koştuğum ilk kişi hep Oğuz'du.

''Anlat bakalım.'' Oğuz'un konuşmasıyla irkildim. Düşüncelerime o kadar dalmıştım ki ortamdan soyutlanmıştım. Onu bizim eve çağırmıştım. Annem evde yoktu ve daha rahat bir şekilde konuşabilirdik.

''Nil. Bana anonimden yazdı, o zamanlar magazin sayfasının bir oyunu sanıyordum ama sonradan öyle olmadığını anladım. O... Çok güzel biri. Sadece fiziksel anlamda değil. Duruşu, tavırları... Her şeyiyle mükemmel. Muratların sayfa sahibi olduğunu biliyor.'' Son cümle kaşları şaşkınlıkla havalandı.

''Ne, nasıl biliyor?''

''Muratlar boş bir sınıfta konuşuyordu. Nil de oradan geçerken duydu.''

''Senin bildiğini biliyor mu?''

Olumlu anlamda başımı salladım. ''Ne yaptı peki?''

''Zaten o zaman anladım onun magazin sayfası için benimle konuşmadığını. Neredeyse ağlayacaktı.'' Yüzümde hafif bir gülümseme oluştu.

''Ağladı ağlayacak yüz ifadesine rağmen toparlanıp bana teselli verdi. Karakterlerimiz o kadar benziyor ki... Çok farklıyız da aslında. Ama sanki kayıp parçamı bulmuş gibi hissediyorum. Sürekli onu düşünüyorum, kafamda her zaman o var. Aşık değilim bunu biliyorum, henüz çok yeni. Aşk demek bence o duyguya saygısızlık olur. Ama ondan çok hoşlanıyorum.''

Oğuz gülümsedi. ''Seni uzun zaman sonra ilk kez böyle görüyorum.''

Hafifçe gülümseyip başımı salladım. ''Bende kendimi uzun zaman sonra böyle görüyorum. Biliyorsun tek odak noktam okul ve takım. Ama bir anda karşıma çıktı işte engel olamadım.''

''Nil'i birkaç kez öğretmenlerle konuşurken gördüm. Konuşma tarzı, hareketleri, sakinliği gerçekten sana çok benziyor. Çok mutlu olacağınıza eminim açıkçası. O yüzden ondan kaçmayı ya da ilişki istemediğin için onu reddetmeyi falan düşünme. Seni sevmiş ve sana değer vermiş. Bir daha sana böyle değer veren birini bulamazsın.''

Düşünceli bir şekilde başımı salladım. Onu, zaten reddetmeyi düşünmüyordum. Nasıl reddedebilirdim ki onu? Bunu yapabileceğimi düşünmüyordum. Onu benden başka biriyle sevgili olduğunu hayal ettiğim de hiç hissetmediğim kadar derin bir rahatsızlık duymuştum. Derin bir nefes aldım.

"Ona ya istediği sevgiyi veremezsem?"

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum... Beni biliyorsun, tüm odak noktam takım. Çok fazla orada zaman harcıyorum. Ona ayıracağım vakit çok kısıtlı olabilir. Ama o çok daha fazlasını hak ediyor. Ya uyuşmazsak? Tamam benziyoruz ama bazen benzerlikler çatışmaya yol açıyor."

Peş peşe endişelerimi sayarken Oğuz dikkatle beni dinliyordu. Hiçbir zaman, hayatımda kimseyi istemememin başlıca nedenleri aslında buydu. Takım zaten çok yoruyordu beni ve çoğu zaman eve geldiğimde direkt uyuyordum. Nil'le mutlaka tartışmalarımız olacaktı. O zamanlar ya bu sefer de takımdaki motivasyonum düşseydi?

"Toprak, bir ilişkiye başlıyorsan eğer, o ilişkide karşı tarafa gereken değeri ve sevgiyi vermek zorundasın. Gün oldukça uzun. Hem takıma hem derslere hem de Nil'e zaman ayırabilirsin. Zaman yaratmak isteyen bir şekilde yaratır o zamanı, yoktan var eder. Nil'le tartışmalarınız olacak evet ama bunu uzatmak yerine, oturup düzgünce konuşup sorunu halledebilirsiniz.

Tartışacağınız konu sayısı çok kısıtlıdır eminim, ayrıca Nil, senin motivasyonunu düşürecek bir şey yapacağını sanmıyorum. Çok anlayışlı biri. Son olarak da ne demişler; sonunu düşünen kahraman olamaz. Biraz da hayatı akışına bırakmak gerekiyor. Ne olacağını, ne biteceğini yaşayarak öğrenmelisin."

Toprak'ın dedikleriyle gülümseyip elimle hafifçe omzunu sıktım.

"Sağ ol, kardeşim. İyi ki varsın."

O da gülümsedi. "Her zaman."

Oğuz haklıydı, bazı şeyleri deneyimleyerek ve yaşayarak öğrenmek gerekiyordu. Ne Nil'den, ne olan bu adını koyamadığım duygulardan, ne de onun bana olan o güzel sevgisinden kaçmayacaktım. Onu kırmayacak ve üzmeyecektim. Çünkü o çok güzel biriydi. O, hayatıma girdiğinden beri onsuz bir yaşam düşünemiyordum. Sanki hep yanımda vardı ve biz hep beraberdik.

Bundan sonra Nil olmadan yapabileceğimi düşünmüyordum.

Kısa bir bölüm oldu ama hem Toprak'ın ilk zamanlarda Nil'e karşı ne hissettiğini ondan okuduk, hem de doğum günüm için bana güzel bir hatıra kaldı. Bu bölümü de kitabı okuyanlardan biri önermişti, teşekkür ediyorum ona.

Yarın okullar açılıyormuş, umarım hepiniz için çok güzel bir dönem olur.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz? Sonraki bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.

FULYA ÇİÇEĞİ (TEXTİNG)Where stories live. Discover now