4.7

512 32 3
                                    


Selamm. Nasılsınız, nasıl gidiyor? Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar dilerim.

Dinlediğim şarkının verdiği güzel hisle yürürken kafamda binbir türlü düşünce geçiyordu. Bugün uyanamamıştım ve okula geç kalmıştım. Ancak ikinci dersin sonuna yetişiyordum. Aslında derslere girmeyecektim. Sadece maç için gelmiştim. Toprak'ın bugün maçı vardı. Onu tabi ki yalnız bırakacak değildim. Birkaç mesaj atmıştı ama hepsine kısa cevaplar vermiştim. Konuşmak istiyordu ama bunu şu an ben istemiyordum çünkü olay çok tazeydi ve biraz dinlenmek istemiştim. Sabah ise maça gelip gelmeyeceğimi sormuştu, cevap vermemiştim çünkü karşısında beni görmesini istiyordum.

Nihayet okula gelmemle gözlerim etrafta gezindi. Benimkini basketbol sahasının orada gördüm. Takımdan birkaç kişi daha vardı yanında ama onun gözü sektirdiği toptaydı. Yüzünün asık olduğunu bu mesafeden bile seçebiliyordum. Yanına doğru yürüdüm. Maç öncesi ona motivasyon vermek istiyordum. Yanında olduğumu bilmesini ve başaracağına inandığımı söylemek istiyordum. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da bugün için oldukça gergindim. Önceki maç geriye ben de büyük bir kaygı ve endişe bırakmıştı. Kendime o maçın eskide kaldığını ve bir daha öyle bir şeyin olmayacağını hatırlattım.

Yanına varmamla Toprak'ın gözleri bana döndü. Yüzüne çöken rahatlamayı ve şaşkınlığı görebiliyordum.

''Nil.''

Gülümsedim. Yanına yaklaşıp kollarımı boynuna doladım. ''Hazır mısın?''

Sorumla yutkundu. Nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu yüksek ihtimal. Ona kızgın veya kırgın değildim. Ondan ayrılamazdım. Onu, bir kere yaşamıştım ve ondan vazgeçemezdim. Ona bu kadar yaklaşmışken vazgeçemezdim.

''Hazırım.'' Bu sırada geri çekilmiştim.

''Başaracağına eminim.''

Hafifçe gülümsedi. ''Nil.''

''Bunu düşünme olur mu? Sadece maçına odaklan.''

''Peki.''

''Ben tribüne geçeyim. Siz devam edin.''

''Gitmeyeceksin değil mi?''

''Sence?''

Gülümsedi. ''Tamam, sen otur o zaman ben de çalışmaya geri döneyim.''

''Tamam.''

Yanından ayrılıp tribünlerdeki oturma yerlerinden birine oturdum. Toprak hala aynı yerde durmuş bana bakıyordu. Kaşlarımla takım arkadaşlarını gösterdim. Gözleri gösterdiğim yere döndü ve başını olumlu anlamda salladı. Başımı iki yana sallayıp gülümsedim.

''Oturabilir miyim?'' Yanımdan gelen sesle oraya döndüm. Gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülüş soldu.

Murat'tı.

Cevap vermeyip sessiz kaldım. Onunla, kafede görüştüğümüz günden beri hiç konuşmamıştım. Okulda sürekli görüyordum ama görmemezlikten geliyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Pişmandı, bunu biliyordum. O günden sonra Toprak'la birkaç kez konuşmayı denemişti ama Toprak oralı olmamıştı. Ama Murat eski Murat değildi. Çok üzgündü. Sınıftan çıktığını görmüyordum. Göz altları hep içe çöküktü.

"Bana kızgınsın değil mi?"

Derin bir nefes aldım. "Onu üzdüğün için, evet." Gözlerimi ona çevirmemiştim, Toprak'a bakıyordum.

"Üzgünüm."

"Üzgün olman yaptığın şeyi değiştirmiyor."

"Biliyorum."

FULYA ÇİÇEĞİ (TEXTİNG)Where stories live. Discover now