0.6

1.2K 120 38
                                    

5 ay önce, sınav çıkışı.

hyunjin saatlerdir kapısında beklediği sevgilisinin gelmesi için dakikalar sayarken, sınavının güzel geçmiş olması için tanrıya yalvarıyordu.

son bir kez saatini kontrol etti. tam beş dakika vardı. kafasında merdivenlerden inip kendisini bulma gibi zamanları da hesaplayınca maksimum altı dakika sonra sevgilisine kavuşacak olmanın heyecanı ile yerinde doğruldu.

bugün sevgilisi minho'nun üniversite hayatındaki neredeyse en önemli sınavı vardı. bugün minho hayalindeki meslek olan cerrahlık için yeterlilik sınavına girecekti. buyüzden de sabah minho'yu kaldırdıktan sonra onunla birlikte güzelce bir kahvaltı etmiş, ardından yine -minho'nun gerek olmadığını onlarca kez söylemesine rağmen- onunla beraber kampüse gelip sınavının bitmesini beklemeye başlamıştı.

minho'nun cerrahlığı ve cerrah olmayı ne kadar çok istediğini biliyordu. buyüzden bazen minho'dan bile daha çok meraklanıyor ve telaş yapıyordu onun için. buna sabah minho'nun sınavı önemsememesine rağmen hyunjin'in onun için her şeyi planlaması da örnek verilebilirdi.

ilk bahara yeni girdikleri için yüzüne çarpan hafif rüzgar ile birlikte bir bankta oturmuş şekilde sürekli telefonundan saati kontrol ediyordu. bir buçuk saattir oturduğu için artık kalçaları ağrımaya başlamıştı ve minho geldiğinde nasıl hareket edeceğini bilmemesi ona garip bir şekilde komik geliyordu. muhtemelen bir süre mızmızlanacaktı ve minho ile bunun dalgasını yaparak dalga geçeceklerdi. normalde bunu ve benzer şeyleri abartmayacak şekilde sürekli yaptıkları için alışmıştı. hatta artık ona eğlenceli bir aktivite gibi bild geliyordu. haline küçük bir kıkırtı bıraktı ve dalmış şekilde kampüsüne bakmaya devam etti.

kendisi iki sene önce mezun olduğu için minho ile tanışmalarına vesile olan bu üniversiteye gelip eski anılarını düşünmek ona iyi geliyordu.

"afedersiniz. sakıncası yoksa saati söyler misiniz acaba?" hâla oturmuş kampüsün bahçesine bakarken, aniden yanına gelip mahcup bir duruş ve çekingen yüz ifadesiyle ona soru soran adama baktı yavaşça. "şuan tam dört dakika var."

saati sormasının nedeninin sınav olduğunu kolayca anlayıp gülümseyerek karşısındaki bedeni cevaplayınca, istediği cevabı almış olan beden de gülümseyip hyunjin'in yanındaki boş alana yerleşti. "burada oturmamın sakıncası yok değil mi? sevgilimi bekliyorum da.. birazdan çıkacak."

"tabii ki sormanıza bile gerek yok.." kendisini aynı çekingenlikle açıklamaya çalışan beden daha cümlesini bitirmeden güven veren bir yüz ifadesi ile onu onayladı. stresli olduğunu anladığı bedeni rahatlatmak için konu acmaya çalıştı. ne de olsa o bir psilolojik danışmandı ve karşısındaki kişinin stresli olup olmadığını, ona nasıl yardım edebileceğini iyi biliyordu. "sevgiliniz eminim çok iyi bir iş çıkaracaktır."

"ona güveniyorum.. o çok zeki bir kadın.." stresli olduğu için -konu açıldığı için- zaten konuşmaya meyilli olacağını biliyordu. ki öyle de olmuştu. hemen aynı düşündüğü gibi sevgilisi hakkında konuşmaya başlamıştı. muhtemelen stresli olduğu ve dakikalardır kendine bunları tekrarladığı için hızlıca cevaplaması onun için zor değildi. "siz kimi bekliyorsunuz?"

hyunjin cevabını aldıktan sonra, kendi stresini de atmak adına kendisi de sohbet etmek istedi. "sevgilimi bekliyorum bende."

hyunjin cevap verdikten sonra karşısındaki beden benzer olduklarından dolayı gülümsedi. "eminim sevgiliniz de çok zeki bir kadındır. umarım ikisi de kazanırlar."  adam tekrar gülümseyerek konuştuğunda hyunjin ilk başta yüzünü hafufce düşürse de, onu bozmamak icin gülümsemesini korudu. "evet, o çok zeki bir adam. umarım başarırlar. fighting!"

miss you, hyunho ✓Where stories live. Discover now