Akkurt Ailesi - Mert

1.5K 126 103
                                    

2008

Kara ailesi evlerinde oturmuş birlikte güzel zaman geçirirken bir anda kapı çalınmıştı. Kübra minik adımları ile kapıya koştuğu sırada Ahmet Bey kızını gülümseyerek izliyordu. Kızının ardından Ahmet Bey kapıya ulaştı. Kübra küçük boyu ile ne kadar kapıyı açmaya çalışsa da kapı koluna yetişemedi. Ahmet Bey gelip kapıyı açtığında karşısında karşı komşularını gördü. Akkurt ailesinin küçük oğlu Mert ve Mert'in annesi kapının önünde gülümseyerek Kübra'yı izliyordu.

"Met! Met geldi!" diyerek ellerini bir birine çarptı Kübra. R harfini söyleyemediği için Mert'e sürekli 'Met' diye sesleniyordu. Tabii bu Mert'in de hoşuna gitmiyor değildi.

"Hoş geldiniz." dedi Ahmet Bey zorla gülümseyerek. Bu çocuk sürekli kızının etrafındaydı ve Ahmet Bey kızını kıskanıyordu.

"Hoş bulduk, Ahmet Bey." dedi Kiraz Hanım gülümseyerek. Ahmet Bey bakışlarını küçük oğlandan çekmemişti. Bu sırada Ayşe Hanım kapının önüne gelmişti. Gördüğü kadın ile derin nefes aldı. Bu kadının yine burada ne işi vardı?

"Hoş geldiniz, Kiraz Hanım. Bir şey mi istiyordunuz?" diye sordu Ayşe Hanım. Eşinin önüne geçmiş karşısındaki kadına gülümseyerek bakmaya başlamıştı. İçinde kıskançlıktan fırtınalar dönüyordu ama belli etmedi.

"Hoş buldum, canım benim. Mert Kübra'yı görmek istedi. Birlikte gelelim dedim." dedi Kiraz Hanım ve bakışları bir saniyeliğine Ahmet Bey'e döndü.

"Buyurun, salona geçin." dedi Ayşe Hanım ve eliyle salonun kapısını gösterdi. Mert ve Kübra birlikte koşarak salona ilerlerken Kiraz Hanım yavaş adımlar ile çocuklar ardından salona geçti. Ayşe Hanım kapıyı kapattı ve eşinin kolundan çekerek mutfağa götürdü. Ahmet Bey ise eşinin bu hâllerini görüp gülümsüyordu. Karısı onu kıskanıyordu. Bu güzel görüntü karşısında nasıl dudakları kıvrılmazdı?

"Salonun önünden bile geçmeyeceksin tamam mı? Git odamıza işinle ilgilen. Bir şeye ihtiyacın olunca da telefonla beni çağır." İşaret parmağını Ahmet Bey'in yüzüne doğrultarak konuşuyordu Ayşe Hanım. Yüz ifadesi öyle ciddi hâle bürünmüştü ki, dışarıdan bakan eşine önemli görev verdiğini sanardı.

"Tamam, Hanım'ım. Sen nasıl diyorsan öyle olsun." diyerek gülümsedi Ahmet Bey.

"Bir daha o kadının yanında da böyle gülümsemersen sonu fena olur." dedi Ayşe Hanım. Ahmet Bey eşinin bu görüntüsüne dayanamayıp kahkaha attı.

"Çok kıskanç olan bir eşe sahibim." dedi ve Ayşe Hanım'ın alnına öpücük kondurdu. Ayşe Hanım bu öpücükle sakinleştiğini hissetti. Tüm gerginliği, siniri yok olmuştu.

"Sana benzemişim."

"Güzel. Bana benzemeye devam et, Ayşe Hanım." dedi Ahmet Bey ve eşine sımsıkı sarıldı.

"Bana kimin baktığı umrumda bile değil. Benim bakışlarım hep senin üzerinde olacak. Bana kim bakarsa baksın, ben senin kocanım. Senin." dedi Ahmet Bey ve eşine daha da sıkı sarıldı. Ayşe Hanım gülümseyerek kollarını eşinin omzuna doladı.

"Benim kocama başkasının bakmasını istemiyorum. Aynı bana başkasının bakmasını istemeyen senin gibi."

"Bu yüzden Hanım'ın sözünü dinleyeceğim ve odadan çıkmayacağım. Ama yine de söylemek istedim. Benim bu gözlerim bir tek bana helal olan kadını görür, Ayşe Hanım. Ben bir tek emanetimi severim." diyerek Ahmet Bey eşinin gözlerine bakmaya başladı. Kahverenginin hakim olduğu harelere uzun uzun baktı. Aynı eşinin kalbinde kendisini gördüğü gibi, gözlerinde de gördü. Bu Ahmet Bey'in tebessüm etmesine sebep oldu.

Hasbelkader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin