Eğitim alanında ellerini arkasına bağlamış ağır adımlarla yürüyen Asena şınav pozisyonu almış emrini bekleyen komandolara şöyle bir baktı ve gür sesi alanı inletti.
"Bir!" Askerler nizami şekilde ilk şınavlarını çektiler.
"İki!" Deyip beklerken her birine hızlıca bakıyordu. Aynı zaman aralığında saymaya devam edip "İki, Üç, Dört, Beş" dedikten sonra durdu, bir askerin başına gitti ve yüksek sesle sordu.
"Kaç oldu?" Sadece postallarını gören genç adam
"Sıfır!" Dediğinde başını memnuniyetle sallamış ve "Bir" diyerek yeniden saymaya başlamıştı. Güneşin tepelerinde yükseldiği, sıcağıyla cayır cayır yaktığı gerçeğini yok sayarak eğitime devam ediyordu.
Bir süre daha şınav çeken askerine karşısında tek sıra olmaları için emir verip kısa süre bekledi ve
"Uygun adım marş!" Sesi yine eğitim alanını doldurdu. Komandolar yürüş emriyle ilk adımlarını attıktan sonra
"Vatan Sana Canım Feda yürüş kararı sayılacak. Say!" Demişti. Eğitim alanında iki tur atan askerleriyle kışlanın içinde yürüyüşe devam ederken çevreyi saran ağaçların arasından yükselen sesleri göğe ulaşıyordu. Epey uzun bir mesafeyi yürüdükten sonra bir emir daha vermiş ve askerler tempolu koşuya başlamışlardı. Onlarla birlikte koşan Asena
"Bir kar yağar ince ince..." dedikten birkaç saniye sonra askerlerinden
"Bir kar yağar ince ince..." sözleri uğultulu, gür, yeri göğü inletircesine yükseldi.
"Komandonun hâli nice..." askerler Asena'nın beraberinde bu sözleri ve diğerlerini de tekrar ederek koşmayı sürdürdüler.
"Bir operasyon var bu gece...
Hey paraşütçü komando...
Vur vur dağcı komando..." Asena onlara dönüp geri geri koşarken
"Aferin takım..." demiş askerler ise
"Sağ ol..." cevabını vermişti.
"Aferin takım..." sözünü yinelemesiyle bir kez daha
"Sağ ol." Cevabı duyuldu.
"Aferin takım..." ve cevap bu kez
"Sağ ol, sağ ol, sağ ol..." şeklinde geldi.
"Kıt a dur!" Emriyle duran askerlere bakıp
"İstirahat et!" Demesiyle dik duran omuzlar gevşemiş, güneşin yakıcı, bunaltıcı sıcağından pestile dönmüş adamlar derin bir nefes almıştı.
"Öğle yemeğinden sonra yeniden eğitim alanında olacaksınız. Saat tam ikide. Anlaşıldı mı?"
"Emredersin komutanım."
"Güzel..." diye mırıldanarak onlardan ayrılıp sol tarafındaki binaya ilerlemeye başladı. Bu sırada odasının penceresinin önünde durmuş kendisini pürdikkat izleyen Binbaşıdan ve onun yanında duran Cihangir Yüzbaşıdan habersizdi.
"Bizim kız yenilerin terini attırıyor." Yüzünde gururlu ve bir o kadar da haylaz bir tebessümle bunları söyleyen Cihangir'e göz ucuyla bakan Fırat da gülümsemişti.
"Yakışır dişi kurda."
"Neden görev değişikliği yapıldığını sorabilir miyim komutanım? Yanlış bilmiyorsam yenilerin eğitimiyle ben ilgilenecektim." Fırat derin bir iç çekip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)
General FictionLütfen Dikkat! Hikayeyi anlayabilmek adına Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre kitaplarını okumanızı öneririm. Kitapları internette ya da kitapçılardan temin edebilirsiniz. Derseniz ki kitabımız yok. Olsun yine de hadi gelin okuyalım :) Binbaşı Fır...