Ritma Selenia

Bölüm 3 / Décès

Herkese Merhaba! 🌙

Ritma Selenia 200 okumayı geçti, ilginiz için çok çok teşekkürler!

Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım, iyi okumalar. 🖤

Bölüm Şarkıları:

Imagine Dragons, JID - Enemy

Beyonce, Shakira - Beautiful Liar

Alin

"Bir de şuraya bakalım, lütfen bakalım. Şimdi bakalım. Ne olur bakalım." Zeynep ve Alya peşimden bezmiş bir şekilde gelirken onların homurtularını duydum.

Üst üste girdiğimiz 9. mağazaydı ve ben hala hafta sonunu etkin kullanmamız gerektiğini söyleyerek yürümeye devam ediyordum.

İçeri girdiğim gibi karşıma çıkan siyah elbiseyle birlikte derin bir iç çektim. "Bunu da almam lazım. Şimdi almam lazım." diye kızlara döndüğümde onları arkamda göremedim...

Mağazanın köşesine oturmuş öylece bana bakıyorlardı. Onlara yemek sözü verip kabine girdiğimde, üstümü hızlıca çıkartıp yerine elbiseyi giydim.

Mini, boyundan bağlamalı ve belinde iki adet dekoltesi olan kıyafetin bana yakıştığına emin olduğumda, yaklaşık iki gündür paylaşım yapmadığım aklıma geldi ve telefonumu çıkarttım.

Yaptığım dansları, cover'ları ve günlük yaşantımdan anları paylaştığım bir Instagram hesabım vardı. Yaklaşık iki yıl önce açtığım bu hesap zaman içerisinde büyümüş ve 4 milyona ulaşmıştı.

Kabinin kapısına yaslanıp, saçlarımı bir yana atarak çektiğim fotoğrafı paylaştım. İçeriden çıkıp kızların yanına vardığımda içimdeki alışveriş canavarını susturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyordum.

"İki saat sonra ders var, değil mi? İyi oldu geldiğimiz." Yiyeceklerimizi alıp kafedeki pufların üzerine kurulmuştuk. Sandviçimi ağzıma götürürken Zeynep'in "Gizli hayranından haber var mı?" demesiyle Alya da bana dönmüştü.

"Ne hayranı?" heyecanla sorduğunda Zeynep'e gözlerimle susmasını işaret ettim. "Klasik mesajlar işte, alıştım artık." Gülerek Alya'ya döndüm. "Senin antrenmanların ne oldu kuzu, anlat bakalım." Konuyu değiştirme zamanıydı...

Alya henüz 17 yaşındaydı. Voleybola ilgisi olduğunu öğrendiğimizde onu spora yönlendirmiştik. Çabaları henüz karşılık veriyordu, ve onun için sanki benim başarımmış gibi gururlanıyordum.

Alya'yı antrenmana bırakıp okula doğru giderken aylardan Haziran olmasına rağmen delicesine yağmur yağmaya başlamıştı. Arabadan inip koşarak içeriye girdiğimde, alışkın olduğum ortam beni hemen sarıp sarmaladı.

Kocaman kampüsü, uzun ve geniş koridorları, stüdyoları gösteriler için ayarlanmış açık salonları ve çok çok sevdiğim kütüphanesiyle Allegro artık benim için bir okuldan çok ev gibiydi.

Haftanın programına baktığımda derin bir nefes aldım. Klasik Bale & Bale Tarihi mi? Bu derse girmemek için bir kolumu verebilirdim...

Listenin devamına baktım. Tango, Modern Dans, Bachata ve Salsa. Genel olarak baktığımda plan fena değildi. İlk derse 10 dakika vardı, geç kalmamak için sınıfa doğru yavaş yavaş yol aldım.