Gerçeklik nedir? Duyu organlarımızla beynimize gönderdiğimiz sinyaller midir? Duyu organlarımızla algıladığımız gerçeklik aslında beynimizin içindeyse bu gerçekliğin gerçekliğinden nasıl emin olabiliriz?
Matrix bu soruları düşünmemize öncü olan bir filmdir. İzlerken önemli filozofların görüşlerinden pek çok alıntıyla karşılaşırız.
Bunlardan en önemlisi ise Platon'un mağara alegorisidir.
Bu alegoride yüzleri duvara dönük şekilde bir mağaraya zincirlenmiş insanlardan bahsedilir. Bu insanlar gerçekliğin duvara yansıyan gölgelerden ibaret olduğunu düşünerek yaşamışlardır. Bir gün içlerinden biri zincirlerini kırarak mağaradan çıkmayı başarır. Güneş ışığından dolayı bir süre gözleri acır. Sonrasında gerçekliğin duvardaki gölgelerden ibaret olmadığını anlar. Daha sonra arkadaşlarını da kurtarmak için mağaraya döner. Ancak arkadaşları onu delilikle suçlar ve onun gibi delirmek istemediklerini söyleyerek mağaradan çıkmak istemezler.
Matrix'de de zincirlerini kırarak gerçekliği gören ve ''kahraman''niteliği taşıyan karakter Neo'dur. Neo, Morpheus sayesinde gerçek dünyayı görür. Ilk başta gözleri acır. Nedenini sorduğundaysa onları daha önce kullanmadığı için acıdığı cevabını alır. Ayrıca Morpheus'un '' Matrix bir sistemdir, Neo. Bu sistem bizim düşmanımız. Ama sistemin içindeyken ne görüyorsun? İş adamları, öğretmenler, avukatlar, marangozlar. Kurtarmaya çalıştığımız insanların zihinleri. Ama biz başarana kadar, bu insanlar da sistemin bir parçası ve bu da onları düşmanlarımız yapıyor. Şunu anlamalısın: Bu insanların çoğu serbest bırakılmaya hazır değil. Ve büyük bir kısmı o kadar içine girmişler, sisteme o kadar bağımlı hale gelmişler ki, onu korumak için savaşabilirler... Beni dinliyor musun, yoksa kırmızı elbiseli kadına mı bakıyorsun? Tekrar bak. Dondur! Matrix'de değil miyiz? Bu sana bir şeyi öğretmek için dizayn edilmiş bir program. Eğer bizden biri değilsen, onlardan birisindir.'' sözü de bu alegori ile bağlantı gösterir.
...
bunu da performans ödevi için yazmıştım. matrix ile ilgili bahsedilebilecek çok şey var aslında ama o zamanlar bunu yeterli görmüşüm. belki ileride devamını yazarım.
